It’s been years
– Bir saat kulesinin kapısına
Since we carved our names
– isimlerimizi kazıdığımızdan bu yana
On a clocktower door
– Yıllar geçti
Before everything changed
– Herşey değişmeden önce
We were big eyed boys
– Büyük gözlü çocuklardık biz
With the salt on our skin
– Tenimiz tuzluydu
And we’d throw our kites to the wind
– Ve uçurtmalarımızı rüzgara salardık
And they’d fly on and on and on and on
– Ve hiç durmadan uçarlardı
On and on and on and on
– Hiç durmadan, hiç durmadan
On and on and on and on
– Hiç durmadan, hiç durmadan
It’s been years
– Yıllar geçti
Since we whispered soft
– Usulca fısıldadığımızdan bu yana
With the torch light on
– Yanan bir meşaleyle
And the big light off
– Ve sönmüş büyük lambayla
We were tired boys
– Yorgun çocuklardık biz
With the soap on our skin
– Tenimiz sabunluydu
And we’d fall asleep to the wind
– Ve rüzgara karşı uykuya dalardık
And we’d dream on and on and on and on
– Ve hiç durmadan hayal kurardık,hiç durmadan
On and on and on and on
– Hiç durmadan, hiç durmadan
On and on and on and on
– Hiç durmadan, hiç durmadan
Cos we’re circles
– Çünkü biz halkalarız
We’re circles you see
– Biz gördüğün halkalarız
We go round round the sun
– Güneşin etrafında dönüyoruz
In and out like the sea
– Deniz gibi bir içeri bir dışarı
I’ll circle round you
– Senin etrafında döneceğim
You will circle round me
– Sen benim etrafımda döneceksin
And in years
– Ve yıllarca
When the torch light thins
– Meşalenin ışığı zayıflayınca
And the clock tower’s gone
– Ve saat kulesi yok olunca
And the big light dims
– Ve büyük lamba loş hale gelince
We’ll no longer be boys
– Artık çocuk olmayacağız
We’ll have lines on our skin
– Tenimizde çizgiler olacak
And they’ll throw our dust to the wind
– Ve tozlarımızı rüzgara savuracaklar
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.