Non batti ciglio mentre te ne vai
– Giderken gözünü kırpma.
La vedo dura, io cercavo una cura e tu non ce l’hai
– Zor görüyorum, bir tedavi arıyordum ve sende yok.
Rispondi bene a chi ti chiede, “Come stai?”
– “Nasılsın?” Diye soranlara iyi cevap ver.”
Ma oggi è meno vero che mai
– Ama bugün her zamankinden daha az doğru
Tutto cade a pezzi, ci balliamo su un lento
– Her şey dağılıyor, yavaş dans ediyoruz
Musica da intrattenimento
– Eğlence müziği
Se mi cercassi dentro troveresti il vento
– Beni içeride arasaydın rüzgarı bulurdun.
Delle porte che stiamo sbattendo
– Çarptığımız kapılar
L’odio chiama l’odio e noi gli andiamo appresso
– Nefret nefreti çağırır ve onunla gideriz
Ed ogni nodo tira un nodo più spesso
– Ve her düğüm daha sık bir düğüm çeker
Se ci trovassi un senso
– Eğer bir anlam ifade edebilseydim
Dimmelo fai presto, perché io l’ho perso, mmh
– Yakında söyle, çünkü kaybettim, mmh
Fuori è un mondo sotto lo zero
– Dışarıda sıfırın altında bir dünya var
Esco solo a camminare e ci alleniamo a stare soli
– Sadece yürüyüşe çıkıyorum ve yalnız kalmak için antrenman yapıyoruz.
A costo d’essere liberi
– Özgür olma pahasına
So che ci credevi davvero (davvero)
– Gerçekten (gerçekten) inandığını biliyorum
Ma partiamo in cento e ritorniamo soli
– Ama yüz sonra ayrılıp yalnız döneceğiz.
Il prezzo d’essere liberi
– Özgür olmanın bedeli
Ho perso un treno e quello dopo, scavato in questo vuoto
– Bir treni kaçırdım ve bir sonrakini bu boşluğa kazdım
Non mi vengono in testa i nomi anche se ho qui le foto
– Burada resimlerim olmasına rağmen kafamda isimler yok.
Ma hanno il tuo nome e le mie ferite, ah
– Ama ellerinde senin adın ve benim yaralarım var.
Perdiamo tutto in una lite
– Bir kavgada her şeyimizi kaybederiz.
Dio, se c’è un Dio vorrei fosse più vicino
– Tanrım, eğer bir Tanrı varsa daha yakın olmak isterim.
A volte sogno di tornare bambino
– Bazen tekrar çocuk olmayı hayal ediyorum.
Per guardare il mondo che scorre dal finestrino
– Pencereden akan dünyayı izlemek için
Come se lo avessi visto per primo
– Onu ilk gördüğüm gibi
Fuori è un mondo sotto lo zero
– Dışarıda sıfırın altında bir dünya var
Esco solo a camminare e ci alleniamo a stare soli
– Sadece yürüyüşe çıkıyorum ve yalnız kalmak için antrenman yapıyoruz.
A costo d’essere liberi
– Özgür olma pahasına
So che ci credevi davvero (davvero)
– Gerçekten (gerçekten) inandığını biliyorum
Ma partiamo in cento e ritorniamo soli
– Ama yüz sonra ayrılıp yalnız döneceğiz.
Il prezzo d’essere liberi
– Özgür olmanın bedeli
Se guardassi dentro di me
– Eğer içime baksaydın
Ci troveresti il vento forte
– Güçlü rüzgarı bulabilir misin
Di tutte le porte, di tutte le volte
– Tüm kapıların, tüm zamanların
Che te ne vai
– Ne bırakıyorsun
Fuori è un mondo sotto lo zero
– Dışarıda sıfırın altında bir dünya var
Esco solo a camminare e ci alleniamo a stare soli
– Sadece yürüyüşe çıkıyorum ve yalnız kalmak için antrenman yapıyoruz.
A costo d’essere liberi
– Özgür olma pahasına
So che ci credevi davvero (davvero)
– Gerçekten (gerçekten) inandığını biliyorum
Ma partiamo in cento e ritorniamo soli
– Ama yüz sonra ayrılıp yalnız döneceğiz.
Il prezzo d’essere liberi
– Özgür olmanın bedeli
Fuori è un mondo sotto lo zero
– Dışarıda sıfırın altında bir dünya var
Esco solo a camminare e ci alleniamo a stare soli
– Sadece yürüyüşe çıkıyorum ve yalnız kalmak için antrenman yapıyoruz.
A costo d’essere liberi
– Özgür olma pahasına
So che ci credevi davvero (davvero)
– Gerçekten (gerçekten) inandığını biliyorum
Ma partiamo in cento e ritorniamo soli
– Ama yüz sonra ayrılıp yalnız döneceğiz.
Il prezzo d’essere liberi (liberi, liberi, liberi, liberi)
– Özgür olmanın bedeli (özgür, özgür, özgür, özgür)
Il prezzo d’essere liberi
– Özgür olmanın bedeli
Il prezzo d’essere liberi
– Özgür olmanın bedeli
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.