Connor Price & Killa – Violet İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

One hunnid, Graham
– Bir hunnid, Graham

Hoo, feeling so tall, I could give a high five to the pilot (pilot)
– Hoo, kendini çok uzun hissederek pilota çak bir beşlik verebilirim (pilot)
Yeah, family tight, I keep small circle like eyelet (eyelet)
– Evet, aile sıkı, kuşgözü gibi küçük daireler tutuyorum (kuşgözü)
Woah, inbox full of contracts, I sign with a stylus (stylus)
– Woah, sözleşmelerle dolu gelen kutusu, kalemle imzalıyorum (kalem)
Yeah, blue faces blowing up, like violet
– Evet, mavi yüzler patlıyor, menekşe gibi

Talk about the things they gonna say when they see me
– Beni gördüklerinde söyleyecekleri şeyler hakkında konuş
And when they see me, they just dap me up and say good to meet me
– Ve beni gördüklerinde, sadece beni tokatladılar ve tanıştığımıza memnun oldum dediler
I keep it going flowing over this, I make it look easy
– Bunun üzerinden akmaya devam ediyorum, kolay görünmesini sağlıyorum
Easy for me to say, I do this every day of the week
– Söylemesi kolay, bunu haftanın her günü yapıyorum
I’m eager to be the one they talk about when all said and done with it
– Her şey söylendiğinde ve bittiğinde konuştukları kişi olmaya hevesliyim
I’m the feature that they want, but then they don’t when I come with it
– İstedikleri özellik benim, ama sonra onunla geldiğimde yapmıyorlar
I’m a scene stealer, seat filler, blow up the numbers
– Ben bir sahne hırsızıyım, koltuk doldurucuyum, sayıları havaya uçururum
And I ain’t leaving no crumbs, so you know when I’m done with it
– Ve hiçbir kırıntı bırakmayacağım, bu yüzden onunla işim bittiğinde biliyorsun

I’mma new school vibe with an old soul
– Eski bir ruhla yeni bir okul havasındayım
Oh so great stay paid by the boat load
– Tekne yükü tarafından ödenen çok harika bir konaklama
Don’t go chasing the wave, I’m a row boat
– Dalganın peşinden gitme, ben bir kürek teknesiyim
Blow smoke right through the face of the ozone, oh no
– Dumanı ozonun yüzüne üfle, oh hayır

I got the bag, I’m back to just double it
– Çantayı aldım, sadece ikiye katlamak için geri döndüm
I’m ’bout to pop the top, I been bubblin’
– Tepeyi patlatmaya hazırım, köpürüyordum
They want the spot but I do not cut em in
– Yeri istiyorlar ama ben onları kesmiyorum.
They trying to plot my drop, they been huddling
– Bana tuzak kurmaya çalışıyorlar, toplanıp duruyorlar.

Ah, feeling so tall, I could give a high five to the pilot (pilot)
– Ah, kendimi çok uzun hissederek pilota çak bir beşlik verebilirim (pilot)
Yeah, family tight, I keep small circle like eyelet (eyelet)
– Evet, aile sıkı, kuşgözü gibi küçük daireler tutuyorum (kuşgözü)
Woah, inbox full of contracts, I sign with a stylus (Killa!)
– Woah, sözleşmelerle dolu gelen kutusu, kalemle imzalarım (Killa!)
Yeah, blue faces blowing up, like violet
– Evet, mavi yüzler patlıyor, menekşe gibi

Yo, I know a lotta people praying for my downfall
– Yo, düşüşüm için dua eden bir sürü insan tanıyorum.
But the only thing that I’ll be down for is being top five but like down four
– Ama düşeceğim tek şey ilk beş olmak ama dördüncü gibi olmak
I’m down to earth, like the ground floor
– Yere düştüm, zemin kat gibi
But I been fly so long, I tend to ask people, “What’s the ground for?”
– Ama o kadar uzun zamandır uçuyorum ki, insanlara sormaya meyilliyim, “Zemin ne için?”
Man, I’m only headed up, see my flow volcanic, this the fire I erupt
– Adamım, sadece yukarı çıkıyorum, akışımı gör volkanik, bu benim patladığım ateş
Heard the fans getting rowdy ’cause they haven’t had enough
– Hayranların kabadayılaştığını duydum çünkü yeterince sahip olmadılar
You know I’m running the city, you just running out of luck
– Şehri benim yönettiğimi biliyorsun, senin şansın tükeniyor.

Haa, yeah, I said it with my chest
– Haa, evet, göğsümle söyledim.
I flow hard, it’s no wonder that they easily impressed
– Sert akıyorum, kolayca etkilenmeleri şaşırtıcı değil
I’m so far, but I’m always coming back with something fresh
– Çok uzaktayım ama her zaman taze bir şeyle geri dönüyorum
I never rest, swear you’ll never catch this eagle in a nest
– Asla dinlenmem, yemin ederim bu kartalı asla yuvada yakalayamazsın
I invest my time in the booth I find
– Zamanımı bulduğum kabine yatırıyorum.
The peace I use to piece the boom in my mind
– Aklımdaki patlamayı parçalamak için kullandığım huzur
My ex knows this, lemme expose this
– Eski sevgilim bunu biliyor, bunu açığa çıkarmama izin ver
She left ’cause she don’t wanna be with an explosive
– Bir patlayıcıyla birlikte olmak istemediği için gitti.
Man, I’m just
– Adamım, ben sadece

Feeling so tall, I could give a high five to the pilot (pilot)
– Kendimi çok uzun hissederek pilota beşlik çakabilirim (pilot)
Yeah, family tight, I keep small circle like eyelet (eyelet)
– Evet, aile sıkı, kuşgözü gibi küçük daireler tutuyorum (kuşgözü)
Woah, inbox full of contracts, I sign with a stylus (stylus)
– Woah, sözleşmelerle dolu gelen kutusu, kalemle imzalıyorum (kalem)
Yeah, blue faces blowing up, like violet
– Evet, mavi yüzler patlıyor, menekşe gibi




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın