Dadju – Confessions Fransızca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Hum, eh
– Um, eh
Oh oh ah
– Oh oh oh

Tu entendras sûrement dire que je n’suis pas l’homme le plus réglo
– Şüphesiz benim en dürüst insan olmadığımı duyacaksınız.
Que si je t’aime, je s’rais trop possessif, que trop souvent j’agis par égo
– Eğer seni seviyorsam, çok sahipleniciyimdir, çok sık egoyla hareket ederim.
C’est peut-être vrai, je ne m’suis jamais senti comme quelqu’un digne d’être appelé héros
– Belki de doğrudur, hiç kahraman olarak anılmaya layık biri gibi hissetmemiştim.
À mi-chemin entre c’qu’on appelle être gentil et peut-être le dernier des salauds
– Kibar olmakla belki de piçlerin sonuncusu arasında yarı yolda
Qu’on m’a lâché, j’ai perdu du monde sur le trajet depuis mon point d’départ, je n’fais qu’y penser
– Başlangıç noktamdan itibaren yolda insanları kaybettim, sadece bunu düşünüyorum.
Est-ce que c’est moi qui ai mal fait ou j’étais seul dès l’départ?
– Yanlış şeyi yapan ben miydim yoksa başından beri yalnız mıydım?
J’ai eu d’la peine, quand j’ai failli perdre ma reine à penser que chez moi c’était la scène
– Kraliçemi neredeyse kaybettiğimde evde olay yeri olduğunu düşünmekte zorlanıyordum.
J’ai eu la haine, à deux doigts d’me trancher les veines, quand la trahison vient par derrière
– Nefretim vardı, damarlarımı kesecek iki parmağım, ihanet arkadan geldiğinde
Laisse-les parler, laisse-les parler, laisse-les parler, j’sais quoi faire
– Ne konuşmak, konuşmak, konuşmak, onlara izin verelim, biliyorum
J’peux supporter, j’peux supporter les maux de la Terre entière
– Tüm dünyanın kötülüklerine katlanabilirim, katlanabilirim
J’étais dans le partage, j’ai dû tourner la page, dans mon cœur y’a eu un carnage
– Paylaşımdaydım, sayfayı çevirmek zorunda kaldım, kalbimde bir katliam vardı
C’est dans les virages que tu vois les vrais visages, y’a moins de monde quand y’a d’l’orage
– Dönüşlerde gerçek yüzleri görüyorsun, fırtına olduğunda daha az insan oluyor
Avant d’être riche j’étais pauvre, j’connais la douleur du pauvre, j’veux plus cette vie
– Zengin olmadan önce fakirdim, fakirlerin acısını biliyorum, bu hayatı daha çok istiyorum
Y’avait pas d’eau dans le sceau, j’ai taffé de midi à l’aube pour changer ma vie
– Mührün içinde su yoktu, hayatımı değiştirmek için öğlenden şafağa kadar taff yaptım
La rancune, c’est mon défaut, si tu m’as laissé dans la fosse, j’vais pas t’oublier
– Kin benim suçum, beni çukurda bırakırsan seni unutmam
Le pire c’est que quand il fait beau, tout l’monde veut monter dans l’bateau
– En kötüsü, hava güzel olduğunda, herkes tekneye binmek ister
Va t’faire enculer
– Siktir git

Je suis loin d’être un exemple, d’ailleurs, j’veux pas qu’on m’prenne en exemple
– Örnek olmaktan çok uzağım, ayrıca örnek alınmak istemiyorum
Avec un sourire je peux te mentir, y’a personne qui sait c’que je ressens
– Bir gülümsemeyle sana yalan söyleyebilirim, ne hissettiğimi bilen kimse yok
J’suis bien éduqué mais souvent j’ai eu beaucoup d’mal à appliquer
– İyi eğitimliyim ama çoğu zaman başvurmak için çok zorlandım
Parfois, j’ai le cœur brisé, mais c’est beaucoup trop compliqué à expliquer
– Bazen kalbim kırılıyor, ama açıklamak için çok karmaşık
Faut que j’m’ressaisisse, j’ai perdu du temps dans ma vie
– Hayatımda zaman kaybettim.
J’crois que j’me détruis, j’calcule plus mes ennemis qu’ma famille
– Kendimi yok ettiğime inanıyorum, düşmanlarımı ailemden daha fazla hesaplıyorum.
J’ai jamais d’répit, tell’ment d’gens que j’dois mettre à l’abri
– Barınağa koymak zorunda asla mühlet var, insanların’ment söyle
Et c’qui me guérit c’est de voir le sourire de ma fille, eh yah
– Ve beni iyileştiriyor kızımın gülümsemesini görmek, eh yah

On m’a toujours dit qu’un homme doit s’cacher pour pleurer
– Bana her zaman bir erkeğin ağlamak için saklanması gerektiği söylenir.
J’crois que c’est le seul conseil que j’ai appliqué sans fauter
– Bence hata yapmadan uyguladığım tek tavsiye bu
Madame ne comprend pas mon envie de tout gérer
– Madam her şeyi yönetme isteğimi anlamıyor.
Elle me dit “Dju tu sais, on est marié”
– Diyor ki, ” Dju biliyorsun, biz evliyiz.”
Mais si je garde en moi, c’est pour ne pas les inquiéter
– Ama içimde kalırsam, onları endişelendirmem.
Et si j’me livrais chaque fois, mon entourage s’rait dévasté
– Ve eğer her seferinde kendimden vazgeçersem, maiyetim mahvolur
Mon monde tourne autour de certaines personnes que j’peux compter
– Dünyam güvenebileceğim bazı insanların etrafında dönüyor.
Les voir en bonne santé, yeah
– Onları sağlıklı gör, Evet

Jamais fini, je n’ai jamais fini et même quand j’ai réussi j’en veux encore
– Asla bitirmedim, asla bitirmedim ve başarılı olduğumda bile hala istiyorum
J’fais encore la bêtise de montrer qu’j’ai du biff
– Biff’im olduğunu göstermek için hala aptallık yapıyorum.
Feu d’artifice en boîte de nuit, quand ma carte noire sort
– Gece kulübü havai fişekleri, siyah kartım çıktığında
Et la règle d’or, c’est qu’en désaccord
– Ve altın kural, aynı fikirde olmamasıdır
Tu veux rester neutre, pas choisir ton camp, pour moi t’es mort
– Tarafsız kalmak istiyorsun, tarafını seçmek değil, benim için öldün
Tu as toute ma force même si tu as tort
– Yanılıyor olsan bile tüm gücüm sende.
Ton ennemi, c’est le mien en cas d’blèmes-pro
– Leke durumunda düşmanın benimdir-pro
Et j’espère que quand on m’enterrera demain, vous irez prendre soin des miens
– Ve umarım yarın beni gömdüklerinde, sen benimkiyle ilgilenirsin.
Ces derniers mots s’ront ma dernière volonté
– Bu son sözler benim son isteğim
Et j’espère qu’avant d’être enterré demain, j’aurais de nouveau le cœur gros sur la main
– Ve umarım yarın gömülmeden önce yine elimde kocaman bir kalbim olur.
Histoire de repartir un peu plus apaisé
– Sadece biraz daha sakin olmak için

J’ai grandi sans mon papa
– Yukarı babam olmadan büyüdüm
J’veux pas qu’ma fille finisse comme moi
– Kızımın sonunun benim gibi olmasını istemiyorum.
Ouh ouh, yeah yeah
– Hop hop, Evet Evet
Na eh
– Na eh

Oh oh ah
– Oh oh oh




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın