Smith & Wess’ vient du marché noir
– Smith & Wess’ karaborsadan geliyor
Tu fais mal, je fais mal aussi
– Sen incindin, ben de incindim.
Malfrat, si je sors ce soir
– Alçak, bu gece dışarı çıkarsam
Quelques balles dans ta carrosserie
– Vücudunda birkaç kurşun var.
Maléfique, sûrement fin tragique
– Kötü, kesinlikle trajik bir son
Négro parle comme un parasite
– Zenci parazit gibi konuşuyor.
J’suis dans l’ombre, la lumière m’attriste
– Gölgelerdeyim, ışık beni üzüyor
Elle n’attire que la jalousie
– Sadece kıskançlık çekiyor
Love, oh
– Aşk, oh
Yeah
– Evet
(On m’entend ou pas)
– (Beni duyuyor musun duymuyor musun)
Tant de peine dans mes sentiments
– Duygularımda çok acı var
Tant de love pour mon continent
– Kıtam için çok fazla sevgi
Tellement d’rage quand je lui dis non
– Ona hayır dediğimde çok öfkelendim.
Silencieux, pas de confident
– Sessiz, sırdaş yok
Pourri d’seum, j’vois mon fils rarement
– Çürük d’seum, oğlumu nadiren görüyorum.
Studio, tournée, père absent
– Stüdyo, tur, kayıp baba
Mourir jeune, pourquoi vivre longtemps
– Genç ölmek, neden uzun yaşamak
Pilon roulé, hibernation
– Haddelenmiş baget, hazırda bekletme
Le love, oh
– Aşk, oh
Yeah
– Evet
Désolé mais la personne que vous avez appelée n’est pas disponible
– Üzgünüm ama aradığınız kişi müsait değil.
Veuillez laisser un message après le signal sonore
– Lütfen bip sesinden sonra mesaj bırakın
Bonjour papa, aujourd’hui, j’ai vu des poissons
– Merhaba baba, bugün biraz balık gördüm.
Ils s’appellent comment leurs noms
– İsimleri ne denir
Euh, les poissons clowns, euh, les piranhas
– Palyaço balığı, piranalar
Des piranhas, on a vu des piranhas, on a vu des poissons
– Piranalar, piranalar gördük, balıklar gördük
On a vu des, des escargots, on a vu des poissons et des requins et des, des…
– Salyangozları, balıkları, köpekbalıklarını gördük…
Hein
– Ha
Des, des toiles de mer aussi, deux toiles de mer
– Of, deniz tuvalleri de, iki deniz tuvalleri
Doucement, doucement
– Yavaşça, yavaşça
Ne joue pas avec mes nerfs et mes sentiments
– Sinirlerim ve hislerimle oynama.
J’me sens déjà très mal car mon fils me manque
– Zaten çok kötü hissediyorum çünkü oğlumu özlüyorum.
J’suis plus avec sa mère et les bitches le savent
– Artık annesiyle birlikte değilim ve orospular bunu biliyor.
Pourtant elles m’disent que j’ai changé
– Yine de bana değiştiğimi söylüyorlar.
Évidemment que j’suis pas le même qu’hier
– Açıkçası dünkü gibi değilim.
Évidemment que j’suis pas le même qu’hier
– Açıkçası dünkü gibi değilim.
Évidemment que j’suis plus le même
– Açıkçası artık eskisi gibi değilim.
J’ai changé
– Değiştim
Évidemment que j’suis pas le même qu’hier
– Açıkçası dünkü gibi değilim.
Évidemment que j’suis pas le même qu’hier
– Açıkçası dünkü gibi değilim.
Évidemment que j’suis plus le même
– Açıkçası artık eskisi gibi değilim.
J’ai perdu des proches
– Sevdiklerimi kaybettim.
Certains sont pas morts, ils ont juste fait les traîtres
– Bazıları ölmedi, sadece hainleri yaptılar.
Faut pas l’approcher car c’est juste pour les fesses
– Yanına yaklaşma çünkü sadece kalçalar için.
J’ai l’impression que rien, c’est tout c’qu’il me reste
– Hiçbir şeymiş gibi hissediyorum, elimde kalan tek şey bu.
Quand la nuit s’achève, j’pars avec elle, j’plane
– Gece sona erdiğinde, onunla giderim, uçarım
Dans les quatre directions comme Off-White
– Dört yönde de Kirli Beyaz olarak
J’prends la dernière ligne de ma deadline
– Son teslim tarihimin son satırını alıyorum.
Ce sont les bouts de mon cœur brisé qui blessent
– Kırılan kalbimin parçaları acıtıyor.
Quand on le touche, on y reste
– Dokunduğumuzda orada kalırız.
Dems
– Dems
Doucement, doucement
– Yavaşça, yavaşça
Ne joue pas avec mes nerfs et mes sentiments
– Sinirlerim ve hislerimle oynama.
J’me sens déjà très mal car mon fils me manque
– Zaten çok kötü hissediyorum çünkü oğlumu özlüyorum.
J’suis plus avec sa mère et les bitches le savent
– Artık annesiyle birlikte değilim ve orospular bunu biliyor.
Pourtant elles m’disent que j’ai changé (ouh)
– Yine de bana değiştiğimi söylüyorlar.
Évidemment que j’suis pas le même qu’hier
– Açıkçası dünkü gibi değilim.
Évidemment que j’suis pas le même qu’hier
– Açıkçası dünkü gibi değilim.
Évidemment que j’suis plus le même
– Açıkçası artık eskisi gibi değilim.
J’ai changé (ouh)
– Değiştim (ooh)
Évidemment que j’suis pas le même qu’hier
– Açıkçası dünkü gibi değilim.
Évidemment que j’suis pas le même qu’hier
– Açıkçası dünkü gibi değilim.
Évidemment que j’suis plus le même
– Açıkçası artık eskisi gibi değilim.
Tu sais, le silence ne fait que cinq bruits
– Sessizlik sadece beş ses çıkarır.
Celui du regret, celui du “pourquoi j’l’ai pas fait”
– Pişmanlığın biri, “neden yapmadım” ın biri.
“Pourquoi j’l’ai pas dit, pourquoi j’vais taffer”
– “Neden söylemedim, neden taff yapacağım”
Celui du battement d’cœur qui n’s’arrête pas car il a qu’une seule vie
– Tek bir hayatı olduğu için durmayan kalp atışlarından biri.
Ouais, c’est vrai que j’pense un peu trop
– Evet, biraz fazla düşündüğüm doğru.
Parce que j’veux pas être le même qu’hier
– Çünkü dünkü gibi olmak istemiyorum.
Parce que j’veux pas faire les mêmes erreurs
– Çünkü aynı hataları yapmak istemiyorum.
Mettre ma carrière avant l’amour
– Kariyerimi aşkın önüne koymak
Tu m’as changé
– Beni değiştirdin.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.