My buddies think I’m on the lake
– Arkadaşlarım gölde olduğumu düşünüyor.
Boss thinks I’ve been sick for days
– Patron günlerdir hasta olduğumu düşünüyor.
And mama’s probably on her way
– Ve annem muhtemelen yolda
‘Cause I ain’t picked up the phone
– Çünkü telefonu açmadım.
I’ve been a million places
– Milyonlarca yerde bulundum.
But they’re all up in my head
– Ama hepsi kafamın içinde
Over-drinking, overthinking ever since you left
– Aşırı içme, gittiğinden beri aşırı düşünme
I’ve been gone, I’ve been gone
– Yoktum, yoktum
I’ve been sittin’ on the couch watching TV all day long
– Kanepede TELEVİZYON izlerken bütün gün oturuyorum
All day long, I’ve been tryin’ to figure out how a good thing went wrong
– Bütün gün, iyi bir şeyin nasıl ters gittiğini anlamaya çalıştım.
Faster than that freight train, farther than that airplane
– O yük treninden daha hızlı, o uçaktan daha uzak
Sadder than a country song
– Bir ülke şarkısından daha üzücü
Headed down that highway, anywhere but my way
– Doğru yolda, her yerde ama benim yolum
Ever since you moved on, I’ve been gone
– Sen hayatına devam ettiğinden beri ben Yokum.
Took a trip down memory lane
– Hafıza şeridinde bir yolculuğa çıktı
Checked into hotel heartbreak
– Hotel heartbreak’e giriş yapıldı
Passed rock bottom on the way
– Yolda dibe geçti
Without leaving my living room
– Oturma odamdan çıkmadan
I’ve been a million places
– Milyonlarca yerde bulundum.
But they’re all up in my head
– Ama hepsi kafamın içinde
Over-drinking, overthinking ever since you left
– Aşırı içme, gittiğinden beri aşırı düşünme
I’ve been gone, I’ve been gone
– Yoktum, yoktum
I’ve been sittin’ on the couch watching TV all day long
– Kanepede TELEVİZYON izlerken bütün gün oturuyorum
All day long, I’ve been tryin’ to figure out how a good thing went wrong
– Bütün gün, iyi bir şeyin nasıl ters gittiğini anlamaya çalıştım.
Faster than that freight train, farther than that airplane
– O yük treninden daha hızlı, o uçaktan daha uzak
Sadder than a country song
– Bir ülke şarkısından daha üzücü
Headed down that highway, anywhere but my way
– Doğru yolda, her yerde ama benim yolum
Ever since you moved on, I’ve been gone
– Sen hayatına devam ettiğinden beri ben Yokum.
Yeah
– Evet
I’ve been gone
– Ben gittim
All the clothes are on the floor
– Tüm kıyafetler yerde
All the mail’s by the door
– Tüm postalar kapıda.
All the whiskey bottles in my bed
– Yatağımdaki tüm viski şişeleri
All the dishes in the sink
– Lavabodaki tüm yemekler
All the gas is in the tank
– Tüm gaz tankta
All the neighbors probably think I’m dead
– Tüm komşular muhtemelen öldüğümü düşünüyor
I’ve been gone, I’ve been gone
– Yoktum, yoktum
I’ve been sittin’ on the couch watching TV all day long
– Kanepede TELEVİZYON izlerken bütün gün oturuyorum
All day long, I’ve been tryin’ to figure out how a good thing went wrong
– Bütün gün, iyi bir şeyin nasıl ters gittiğini anlamaya çalıştım.
Faster than that freight train, farther than that airplane
– O yük treninden daha hızlı, o uçaktan daha uzak
Sadder than a country song
– Bir ülke şarkısından daha üzücü
Headed down that highway, anywhere but my way
– Doğru yolda, her yerde ama benim yolum
Ever since you moved on, I’ve been gone (ooh, ooh)
– Devam ettiğinden beri, ben gittim (ooh, ooh)
I’ve been gone (ooh, ooh)
– Ben gittim (ooh, ooh)
Gone
– Gitmiş
Dierks Bentley – Gone İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.