이러면 안 될 거 아는데
– Bunu yapamayacağını biliyorum.
너 앞에만 서면 나락
– Sadece önünüzde yazılı.
이러면 안 될 거 아는데
– Bunu yapamayacağını biliyorum.
너 앞에만 서면 나락
– Sadece önünüzde yazılı.
이러면 안 될 거 아는데
– Bunu yapamayacağını biliyorum.
너 앞에만 서면 나락
– Sadece önünüzde yazılı.
이러면 안 될 거 아는데 hmm
– Bunu yapamayacağını biliyorum.
Yeah, 이러면 안 될 거 아는데
– Evet, bunu yapamayacağını biliyorum.
너 앞에만 서면 나락
– Sadece önünüzde yazılı.
준비한 말도 얼버무려 결국 망함
– Hazırlanan kelime sonunda mahvoldu.
나 이런 사람 아닌데 답답해
– Ben bu adam değilim ama havasız.
왜 매번 네 앞일 때 이런 게
– Neden bu her seferinde senin önünde
답장 와도 문제야 눈에 보여 망할게
– Cevap verme meselesi. Bunu gözlerimden görebiliyorum. Ben yaparım.
혼자서 삐져 (삐져)
– Yalnız yayılmış (Yayılmış)
또 혼자서 풀어 그러다 지쳐
– Kendimi tekrar serbest bırakacağım ve sonra yorgun düşeceğim.
이젠 끝내야지 생각하다 늦게나마 온
– Şimdi bitireceğim. Geç geliyorum.
너의 답장의 또 미쳐
– Cevabınız için başka bir çılgınlık
너 얼마나 바쁜데
– Ne kadar meşgulsün.
폰을 안 보는 건 말이 안 되는데
– Telefonuna bakmamanın bir anlamı yok.
내게 관심 없는 것도 아는데
– Benimle ilgilenmediğini biliyorum.
진짜 미치겠네
– Bu delilik.
이것만 넘김 될 거 같은 게 no
– Bunun teslim edileceğini sanmıyorum.
이러면 안 될 거 아는데
– Bunu yapamayacağını biliyorum.
너 앞에만 서면 나락
– Sadece önünüzde yazılı.
말도 안 되는 거 같지만
– Bence bu çok saçma.
네가 빛나서 반짝
– Parlıyorsun, parlıyorsun.
Woo 난 네 앞에서만 이런다니까
– Woo, önünde bir tek ben varım.
이건 널 사랑하면 안 돼
– Seni sevemem.
Part2 another one
– Bölüm 2 başka bir
난 매번 이런 사랑 들뿐이군
– Bunları her seferinde seven tek kişi benim.
매번 내 자존감은 바닥
– Benlik saygım her yerde olduğunda
남들이 보는 나랑
– diğerleri benimle birlikte görüyor.
정반대야 허세인뿐
– Tam tersi. sadece Kabadayılık.
솔직한 게 좋은 거라더니
– Dürüst olmanın iyi olduğunu söyledi.
실오라기 하나 안 걸치니
– Üzerine iplik geçirmiyorum.
지질함의 극치
– Lipidlerin Aşırılıkları
뭐 잘 돼야 로맨스지 그치
– Bu bir romantizm.
안되면 혼자 구질구질 yeah
– Eğer tek başına alamazsan, alırsın. Evet.
이래서 사랑이 힘들어 no no
– Bu yüzden aşk zor hayır hayır
혼자서 상처 받고 부서져 못 고쳐
– Tek başıma tamir edemem. Tamir edemem.
그런데 왜 네가 또 왜
– Ama neden tekrar yapıyorsun?
내 눈에 나타나서 날 힘들게 해
– Gözlerimde beliriyor ve beni sertleştiriyor.
그래도 좋아해
– Ama hoşuma gitti.
이러면 안 될 거 아는데
– Bunu yapamayacağını biliyorum.
너 앞에만 서면 나락
– Sadece önünüzde yazılı.
말도 안 되는 거 같지만
– Bence bu çok saçma.
네가 빛나서 반짝
– Parlıyorsun, parlıyorsun.
Woo 난 네 앞에서만 이런다니까
– Woo, önünde bir tek ben varım.
혼자 상상하고 그려보다
– Hayal etmek ve tek başına çizmek
엉망이 되어버린 drama
– Berbat bir dram
주인공이 너라서 혼잔 못해
– Kafam karışamaz çünkü ana karakter sensin.
사실 지금도 이 곡을 다 쓰기 전에는
– Aslında, şimdi bile, tüm bu şarkıyı yazmadan önce
제발 너의 문자가 오지 않기를
– Lütfen karakterinin gelmesine izin verme.
빌고 있거든
– Sana yalvarıyorum.
너의 답장에 헤벌림 하다
– Cevabınızla meşgul
다 쓴 가사가 바뀔까 봐 근데
– Korkarım yazdığım sözler değişecek.
바꿔도 좋을 것 같아
– Bence değiştirebilirsin.
참 못났지 이게 나야
– Bu benim.
이러면 안 될 거 아는데
– Bunu yapamayacağını biliyorum.
너 앞에만 서면 나락
– Sadece önünüzde yazılı.
말도 안 되는 거 같지만
– Bence bu çok saçma.
네가 빛나서 반짝
– Parlıyorsun, parlıyorsun.
Woo 난 네 앞에서만 이런다니까
– Woo, önünde bir tek ben varım.
행복한가요 그대 불같은 사랑을
– Ateşli aşkından memnun musun
난 하고 싶은데 그댄 아닌 건가요
– İstiyorum ama sen değil.
나를 봐줘 그대 바보 같은 나를
– Bana bak, seni aptal ben
나란 사람은 나 같은 사람은
– Ben de benim gibi biriyim.
안 되는 건가요
– Olmaması gerekiyordu.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.