I get a feeling there’s gonna be a riot
– İçimde bir isyan çıkacağına dair bir his var.
I don’t read the newspapers because they all have f- ugly prints
– Gazeteleri okumuyorum çünkü hepsinde çirkin parmak izleri var.
Tag me up
– Beni etiketle
Tch, tag me up (bring it on)
– Tch, beni etiketle (getir)
Bring it on
– Getir bakalım
Bring it on ’cause there’s gon’ be shit tonight!
– Getir çünkü bu gece bir bok olacak!
At the starting of the week
– Haftanın başında
At summit talks, you’ll hear them speak
– Zirve görüşmelerinde konuşmalarını duyacaksınız.
It’s only Monday
– Daha Pazartesi.
Negotiations breaking down
– Müzakereler bozuluyor
See those leaders start to frown
– Bu liderlerin kaşlarını çatmaya başladığını görün
It’s sword and gun day
– Bugün kılıç ve silah günü
Tomorrow never comes until it’s too late (come, come, come, come, come with it)
– Yarın asla çok geç olmadan gelmez (gel, gel, gel, gel, onunla gel)
(Come, come, come, come, come with it)
– (Gel, gel, gel, gel, gel)
You could be sitting taking lunch
– Öğle yemeğine oturuyor olabilirsin.
The news will hit you like a punch
– Haberler seni bir yumruk gibi vuracak.
It’s only Tuesday (what time is it?)
– Sadece Salı (saat kaç?)
You never thought we’d go to war
– Savaşa gideceğimizi hiç düşünmemiştin.
After all the things we saw
– Gördüğümüz onca şeyden sonra
It’s April Fools’ Day (what time is it?)
– Bugün April Fools Günü (saat kaç?)
Tomorrow never comes until it’s too late
– Yarın çok geç olmadan asla gelmez
Tomorrow never comes until it’s too late
– Yarın çok geç olmadan asla gelmez
Tomorrow is another day
– Yarın başka bir gün
Today is another bomb
– Bugün başka bir bomba
Tomorrow is another day
– Yarın başka bir gün
Today is another (bomb)
– Bugün başka bir (bomba)
Tomorrow is another day
– Yarın başka bir gün
Today is another bomb
– Bugün başka bir bomba
Tomorrow is another day
– Yarın başka bir gün
Today is another- (bomb)
– Bugün başka- (bomba)
Fire, you go, go shot
– Ateş, sen git, ateş et
Escalation
– Tırmanma
Never Station
– Asla İstasyon
Generation
– Nesil
Separation
– Ayrılma
Situation
– Durum
Dissipation
– Dağıtma
Shot!
– Vuruldu!
Another shot, another shot the tender vessel pressure pop
– Başka bir atış, başka bir atış ihale gemisi basınç patlaması
The heart is cold, the gun is hot (shot)
– Kalp soğuk, silah sıcak (atış)
I’m not sure if they done or not
– Yapıp yapmadıklarından emin değilim.
I’m not sure that they wanna stop
– Durmak istediklerinden emin değilim.
The gun is cold, the blood is hot (shot) (shot, shot, shot, shot, shot, shot)
– Silah soğuk, kan sıcak (atış) (atış, atış, atış, atış, atış, atış)
The hearts are weak, the guns are not
– Kalpler zayıf, silahlar zayıf değil.
You hear a whistling overhead
– Bir ıslık sesi duyuyorsun
Are you alive or are you dead?
– Yaşıyor musun yoksa ölü müsün?
It’s only Thursday (what time is it?)
– Sadece Perşembe (saat kaç?)
You feel the shaking on the ground
– Yerdeki titremeyi hissediyorsun.
A million candles burn around
– Etrafında bir milyon mum yanıyor
Is it your birthday? (What time is it?)
– Bugün doğum günün mü? (Saat kaç?)
Tomorrow never comes until it’s too late
– Yarın çok geç olmadan asla gelmez
Tryna be smart
– Akıllı olmaya çalış
Get tomorrow on the phone
– Yarın telefona bak.
Tomorrow never comes until it’s too late (I need to see tomorrow)
– Yarın çok geç olmadan asla gelmez (Yarını görmem gerek)
Tryna reach tomorrow
– Yarına ulaşmaya çalış
Think tomorrows come I think it’s too late
– Yarınların geldiğini düşün Bence çok geç
Another day!
– Başka bir gün!
Tomorrow is another day
– Yarın başka bir gün
Tomorrow is another day
– Yarın başka bir gün
Bring it on!
– Getirin şunu!
Bring it on!
– Getirin şunu!
Bring it on ’cause there’s gon’ be shit tonight!
– Getir çünkü bu gece bir bok olacak!
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.