Drake Feat. Rihanna – Take Care İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

I know you’ve been hurt by someone else
– Başka biri tarafından incindiğini biliyorum.
I can tell by the way you carry yourself
– Kendini nasıl taşıdığını anlayabiliyorum.
If you let me, here’s what I’ll do
– Eğer izin verirsen, yapacağım şey şu
I’ll take care of you
– Ben seni alırım
I’ve loved and I’ve lost
– Sevdim ve kaybettim

I’ve asked about you and they told me things
– Seni sordum ve bana bir şeyler söylediler.
But my mind didn’t change and I still feel the same
– Ama aklım değişmedi ve hala aynı hissediyorum
What’s a life with no fun? Please, don’t be so ashamed
– Eğlenceli olmayan bir hayat nedir? Lütfen, bu kadar utanma.
I’ve had mine, you’ve had yours, we both know, we know
– Ben benimkini aldım, seninkini aldın, ikimiz de biliyoruz, biliyoruz
They won’t get you like I will
– Seni benim gibi yakalayamazlar.

My only wish is I die real
– Tek dileğim gerçek ölmek
Cause that truth hurts and those lies heal
– Çünkü bu gerçek acıtıyor ve bu yalanlar iyileşiyor
And you can’t sleep thinking that he lies still
– Ve hala yalan söylediğini düşünerek uyuyamazsın
So you cry still, tears all on the pillowcase
– Yani hala ağlıyorsun, yastık kılıfındaki her şey gözyaşları

Big girls all get a little taste
– Büyük kızlar tüm küçük bir tat almak
Pushing me away so I give her space
– Beni uzaklaştırıyor bu yüzden ona yer veriyorum
Dealing with a heart that I didn’t break
– Kırmadığım bir kalple uğraşmak
I be there for you, I will care for you
– Sana ben, sana ben bakacağım

I keep thinking you just don’t know
– Düşünme, sadece bilmiyorum devam ediyorum
Tryna run from that, say you done with that
– Bundan kaçmayı dene, bitirdiğini söyle
On your face, girl, it just don’t show
– Yüzünde, kızım, sadece görünmüyor
When you’re ready, just say you’re ready
– Hazır olduğunda, sadece hazır olduğunu söyle

When all the baggage just ain’t as heavy
– Tüm bagajlar o kadar ağır olmadığında
And the party’s over, just don’t forget me
– Ve parti bitti, sadece beni unutma
We’ll change the pace and we’ll just go slow
– Hızı değiştireceğiz ve sadece yavaş gideceğiz
You won’t ever have to worry, you won’t ever have to hide
– Asla endişelenmene gerek yok, asla saklanmana gerek yok
You’ve seen all my mistakes, so look me in my eyes
– Tüm hatalarımı gördün, o yüzden gözlerimin içine bak

Cause if you let me, here’s what I’ll do
– Çünkü izin verirsen, yapacağım şey şu
I’ll take care of you
– Ben seni alırım
I’ve loved and I’ve lost
– Sevdim ve kaybettim

It’s my birthday, I’ll get high if I want to
– Bugün benim doğum günüm, istersem kafayı bulurum.
Can’t deny that I want you but I’ll lie if I have to
– Seni istediğimi inkar edemem ama gerekirse yalan söylerim
Cause you don’t say you love me to your friends when they ask you
– Çünkü sana sorduklarında arkadaşlarına beni sevdiğini söyleme.
Even though we both know that you do, you do
– İkimiz de bildiğini bilmemize rağmen, biliyorsun

One time, been in love one time
– Bir keresinde aşkın bir süredir
You and all your girls in the club one time
– Sen ve kulüpteki tüm kızlar bir kez
All so convinced that you’re following your heart
– Kalbini takip ediyorsun, çok ikna
Cause your mind don’t control what it does sometimes
– Çünkü zihnin bazen ne yaptığını kontrol etmiyor

We all have our nights, though, don’t be so ashamed
– Yine de hepimizin geceleri var, bu kadar utanma
I’ve had mine, you’ve had yours, we both know, we know
– Ben benimkini aldım, seninkini aldın, ikimiz de biliyoruz, biliyoruz
You hate being alone, you ain’t the only one
– Yalnız kalmaktan nefret ediyorsun, tek sen değilsin
You hate the fact that you bought the dream and they sold you one
– Bu rüyayı satın aldığın ve sana sattıkları gerçeğinden nefret ediyorsun

You love your friends, but somebody should’ve told you some
– Arkadaşlarını seviyorsun, ama birisi sana söylemeliydi.
To save you, instead they say:
– Seni kurtarmak için, bunun yerine diyorlar:

(Don’t tell me, I don’t care)
– (Bana söyleme, umurumda değil)
(If you hurt, I don’t tell you)
– (Eğer incindiysen, sana söylemiyorum)
(You don’t care, if you’re true)
– (Eğer doğruysa, umurumda değil)
(Don’t tell me, I don’t care)
– (Bana söyleme, umurumda değil)
(If you hurt, I don’t tell you)
– (Eğer incindiysen, sana söylemiyorum)
(You don’t care, if you’re true)
– (Eğer doğruysa, umurumda değil)

I know you’ve been hurt by someone else
– Başka biri tarafından incindiğini biliyorum.
I can tell by the way you carry yourself
– Kendini nasıl taşıdığını anlayabiliyorum.
If you let me, here’s what I’ll do
– Eğer izin verirsen, yapacağım şey şu
I’ll take care of you
– Ben seni alırım
I’ve loved and I’ve lost
– Sevdim ve kaybettim




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın