All you cool people, you better leave now
– Hepiniz havalı insanlar, şimdi gitseniz iyi olur.
This is about to happen
– Bu olmak üzere
Friday night and I’m ridin’ solo (Yeah)
– Cuma gecesi ve yalnız gidiyorum (Evet)
When I touch down, keep it on the low-low (It’s lit!)
– Aşağı indiğimde, düşük-düşük seviyede tutun (Yanıyor!)
I don’t mess with your energy (Nah), no photos (Ayy)
– Enerjinle uğraşmıyorum (Hayır), fotoğraf yok (Ayy)
So antisocial, but I don’t care (Ayy)
– Çok antisosyal, ama umrumda değil (Ayy)
Don’t give a damn, I’m gonna smoke here (Ayy, pop it)
– Umurumda değil, burada sigara içeceğim (Ayy, patlat)
Got a bottle in my hand bring more though (Ayy, pop it, pop it)
– Elimde bir şişe var ama daha fazlasını getir (Ayy, patlat, patlat)
Got my hat low, don’t talk to me (Straight up!)
– Şapkamı indirdim, benimle konuşma (Dümdüz!)
I’ve been down, give me some space
– Aşağıdaydım, bana biraz yer ver.
You don’t know what’s in my brain
– Beynimde ne olduğunu bilmiyorsun.
Music loud, easin’ my pain
– Müzik yüksek sesle, acımı dindiriyor
Yeah, yeah, yeah, yeah
– Evet, evet, evet, evet
Don’t touch me, don’t touch me
– Dokunma bana, dokunma bana
Don’t touch me, I came to vibe, yeah
– Dokunma bana, titreşmeye geldim, evet
On something, on something
– Bir şeye, bir şeye
On something, I wanna riot
– Bir konuda isyan etmek istiyorum.
Don’t touch me, don’t touch me
– Dokunma bana, dokunma bana
Don’t touch me, I came to vibe, yeah
– Dokunma bana, titreşmeye geldim, evet
Won’t let nothing come in between me and the night (Straight up)
– Geceyle aramıza hiçbir şeyin girmesine izin vermeyeceğim (Dosdoğru)
Don’t touch me, don’t touch me
– Dokunma bana, dokunma bana
Don’t touch me, I came to vibe, yeah
– Dokunma bana, titreşmeye geldim, evet
On something, on something
– Bir şeye, bir şeye
On something, I wanna riot
– Bir konuda isyan etmek istiyorum.
Don’t touch me, don’t touch me
– Dokunma bana, dokunma bana
Don’t touch me, I came to vibe, yeah
– Dokunma bana, titreşmeye geldim, evet
Won’t let nothing come in between me and the night, yeah
– Bana hiçbir şey arasında gelip izin vermiyor ve bu gece, Evet
(I need, I need, I need
– (İhtiyacım var, ihtiyacım var, ihtiyacım var
I need, I need, I need, I need)
– İhtiyacım var, ihtiyacım var, ihtiyacım var, ihtiyacım var)
I need room, I need room
– Odaya ihtiyacım var, odaya ihtiyacım var
Where you standin’ way too close
– Çok yakın durduğun yerde
You might catch fumes (Yah), might catch fumes
– Dumanları yakalayabilirsiniz (Yah), dumanları yakalayabilirsiniz
When I zoom (Pew), when I zoom
– Yakınlaştırdığımda (Pew), yakınlaştırdığımda
Pass out, wake up by myself right past noon
– Kendinden geç, öğleyi geçe tek başıma uyan.
Right past noon, then I’m doomed
– Öğleyi geçtim, o zaman mahvoldum.
(Hit the ground without movin’ baby) (Ooh, yeah)
– (Bebeği hareket ettirmeden yere vur) (Ooh, evet)
Hennessy’s drownin’ all of my issues (Drown)
– Hennessy tüm sorunlarımı boğuyor.
Right before I leave, she give me more than just a “miss you” (Yeah)
– Ayrılmadan hemen önce, bana sadece bir “seni özledim” den daha fazlasını verdi (Evet).
That thing got more back, just like my engine, I can’t hit it
– O şey daha çok geri döndü, tıpkı benim motorum gibi, vuramam
(In the back) Seen the vision in the boy, then we commit it (It’s lit!)
– (Arkada) Çocuktaki vizyonu gördük, sonra onu taahhüt ediyoruz (Yanıyor!)
I’ve been lost out in outer space
– Uzayda kayboldum.
You left me right in my place
– Tamam benim yerime sen beni terk ettin
I put you down on my name
– İsmimi yazdırırım
Yeah, yeah, yeah, yeah
– Evet, evet, evet, evet
Don’t touch me, don’t touch me
– Dokunma bana, dokunma bana
Don’t touch me, I came to vibe, yeah
– Dokunma bana, titreşmeye geldim, evet
On something, on something
– Bir şeye, bir şeye
On something, I wanna riot
– Bir konuda isyan etmek istiyorum.
Don’t touch me, don’t touch me
– Dokunma bana, dokunma bana
Don’t touch me, I came to vibe, yeah
– Dokunma bana, titreşmeye geldim, evet
Won’t let nothing come in between me and the night (Straight up)
– Geceyle aramıza hiçbir şeyin girmesine izin vermeyeceğim (Dosdoğru)
Don’t touch me, don’t touch me
– Dokunma bana, dokunma bana
Don’t touch me, I came to vibe, yeah
– Dokunma bana, titreşmeye geldim, evet
On something, on something
– Bir şeye, bir şeye
On something, I wanna riot
– Bir konuda isyan etmek istiyorum.
Don’t touch me, don’t touch me
– Dokunma bana, dokunma bana
Don’t touch me, I came to vibe, yeah
– Dokunma bana, titreşmeye geldim, evet
Won’t let nothing come in between me and the night
– Bana hiçbir şey arasında gelip izin vermiyor ve gece
(Don’t touch me, yeah yeah)
– (Dokunma bana, evet evet)
Ed Sheeran & Travis Scott – Antisocial İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.