Eddie Vedder – Hard Sun İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

When I walk beside her I am the better man
– Onun yanında yürüdüğümde daha iyi bir adamım
When I look to leave her
– Onu terk etmek istediğimde
I always stagger back again
– Her zaman tekrar geri dönmeyi istiyorum
Once I built an ivory tower
– Bir keresinde fildişi bir kule yapmıştım.
So I could worship from above
– Böylece yukarıdan ibadet edebilecektim.
When I climbed down to be set free
– Ayarlanacak merdivenden indiğimi ücretsiz
She took me in again
– Beni yine içeri aldı.

There’s a big, a big hard sun
– Kocaman, kocaman sert bir güneş var.
Beating on the big people
– Büyük insanları dövmek
In the big hard world
– Büyük zor dünyada

When she comes to greet me
– Beni karşılamaya geldiğinde
She is mercy at my feet
– O benim ayaklarımda merhamet
When I see her bitter charm
– Onun acı çekiciliğini gördüğümde
She just throws it back at me
– Sadece bana geri atıyor.
Once I dug an early grave
– Bir keresinde erken mezar kazmıştım.
To find a better land
– Daha iyi bir arazi bulmak için
She just smiled and laughed at me
– Sadece gülümsedi ve bana güldü
And took her blues back again
– Ve mavilerini tekrar geri aldı

There’s a big, a big hard sun
– Kocaman, kocaman sert bir güneş var.
Beating on the big people
– Büyük insanları dövmek
In the big hard world
– Büyük zor dünyada
Oh, there’s a big, a big hard sun
– Kocaman, kocaman sert bir güneş var.
Beating on the big people
– Büyük insanları dövmek
In the big hard world
– Büyük zor dünyada

When I go to cross that river
– O nehri geçmeye gittiğimde
She is comfort by my side
– O benim yanımda teselli
When I try to understand
– Anlamaya çalıştığımda
She just opens up her hands
– Sadece ellerini açıyor.

There’s a big, a big hard sun
– Kocaman, kocaman sert bir güneş var.
Beating on the big people
– Büyük insanları dövmek
In the big hard world
– Büyük zor dünyada

Once I stood to lose her
– Bir keresinde onu kaybetmeye kalkmıştım.
When I saw what I had done
– Ne yaptığımı gördüğümde
Bowed down and threw away the hours
– Eğildi ve saatleri attı
Of her garden and her sun
– Bahçesinden ve güneşinden
So I tried to warn her
– Bu kadar uyarmaya çalıştım onu
I turned to see her weep
– Ağlamak onu görmek için döndüm
Forty days and forty nights
– Kırk gün kırk gece
And it’s still coming down on me
– Ve hala üzerime geliyor

There’s a big, a big hard sun
– Kocaman, kocaman sert bir güneş var.
Beating on the big people
– Büyük insanları dövmek
In a big hard world
– Büyük ve zor bir dünyada
Oh, there’s a big, a big hard sun
– Kocaman, kocaman sert bir güneş var.
Beating on the big people
– Büyük insanları dövmek
In the big hard world
– Büyük zor dünyada
Oh, there’s a big, a big hard sun
– Kocaman, kocaman sert bir güneş var.
Beating on the big people
– Büyük insanları dövmek
In the big hard world
– Büyük zor dünyada
Oh, there’s a big, a big hard sun
– Kocaman, kocaman sert bir güneş var.
Beating on the big people
– Büyük insanları dövmek
In the big hard world
– Büyük zor dünyada
There’s a big, a big hard sun
– Kocaman, kocaman sert bir güneş var.
Beating on the big people
– Büyük insanları dövmek
In the big hard world
– Büyük zor dünyada
Oh, there’s a big, a big hard sun
– Kocaman, kocaman sert bir güneş var.
Beating on the big people
– Büyük insanları dövmek
In the big hard world
– Büyük zor dünyada
There’s a big, a big hard sun
– Kocaman, kocaman sert bir güneş var.
Beating on the big people
– Büyük insanları dövmek
In the big hard world
– Büyük zor dünyada
There’s a big, a big hard sun
– Kocaman, kocaman sert bir güneş var.
Beating on the big people
– Büyük insanları dövmek
In the big hard world…
– Büyük zor dünyada…




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın