You’re not shy, you get around
– Utangaç değilsin, etrafta dolaşıyorsun
You wanna fly, don’t want your feet on the ground
– Uçmak istiyorsan, ayaklarının yere basmasını istemezsin.
You stay up, you won’t come down
– Ayağa kalkarsan, aşağı inmezsin.
You wanna live, wanna move to the sound
– Yaşamak istiyorsun, sese geçmek istiyorsun
Got fire in your veins
– Damarlarında ateş var
Burnin’ hot but you don’t feel the pain
– Sıcak yanıyor ama acıyı hissetmiyorsun
Your desire is insane
– Arzun delilik
You can’t stop until you do it again
– Tekrar yapana kadar duramazsın.
But sometimes I wonder as I look in your eyes
– Ama bazen gözlerine nasıl baktığımı merak ediyorum
Maybe you’re thinking of some other guy
– Belki başka bir adam düşünüyorsun
But I know, yes I know, how to treat you right
– Ama biliyorum, Evet biliyorum, sana nasıl davranacağımı
That’s why you call me in the middle of the night
– Bu yüzden gecenin bir yarısı beni arıyorsun.
You say it’s urgent
– Acil olduğunu söyle
So urgent
– Çok acil
So, oh-oh, urgent
– Yani, oh-oh, acil
Just wait and see
– Sadece bekle ve gör
How urgent my love can be
– Aşkım ne kadar acil olabilir
It’s urgent
– Bu çok acil
You play tricks on my mind
– Aklımda oyun oynuyorsun.
You’re everywhere but you’re so hard to find
– Her yerdesin ama bulmak çok zor
You’re not warm or sentimental
– Sen sıcak ya da duygusal değilsin
You’re so extreme, you can be so temperamental
– Çok aşırısın, çok mizaçlı olabilirsin
But I’m not looking for a love that will last
– Ama uzun sürecek bir aşk aramıyorum
I know what I need and I need it fast
– Neye ihtiyacım olduğunu biliyorum ve hızlı bir şekilde ihtiyacım var
Yes, it’s one thing in common that we both share
– Evet, ikimizin de paylaştığı ortak bir şey var
That’s a need for each other anytime, anywhere
– Bu her zaman, her yerde birbirleri için bir ihtiyaçtır
It gets so urgent
– Çok acil oluyor
So urgent
– Çok acil
You know it’s urgent
– Acil olduğunu biliyorsun.
I wanna tell you it’s the same for me (oh-oh)
– Sana benim için aynı olduğunu söylemek istiyorum (oh-oh)
So, oh-oh, urgent
– Yani, oh-oh, acil
Just you wait and see
– Sadece bekle ve gör
How urgent our love can be
– Aşkımız ne kadar acil olabilir
It’s urgent
– Bu çok acil
Yeah
– Evet
You know, it’s urgent
– Biliyorsun, bu acil
Do it quick, do it urgent
– Çabuk yap, acil yap
Make it fast, make it urgent
– Hızlı olun, acil olun
Gotta rush, make it urgent
– Acele etmeliyim, acil hale getirmeliyim
Want it quick, want it
– Çabuk istiyorum, istiyorum
Urgent, urgent, emergency
– Acil, acil, acil
Urgent, urgent, emergency
– Acil, acil, acil
Urgent (urgent), urgent (urgent), emergency
– Acil (acil), acil (acil), acil
Urgent (urgent), urgent (urgent), emergency
– Acil (acil), acil (acil), acil
So urgent, emergency
– Çok acil, acil
Let me tell you now
– Şimdi sana söyleyeyim
You know that’s urgent, baby
– Acil olduğunu biliyorsun bebeğim.
Oh, c’mon, c’mon, c’mon, c’monm, c’mon
– Oh, hadi, hadi, hadi, c’monm, hadi
Uh, urgent, urgent, urgent, urgent
– Ah, acil, acil, acil, acil
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.