Tryna touch ten figures, oh
– Tryna dokunmatik on rakamlar, oh
(What, what) Lay on my back watching the ceiling fan
– (Ne, ne) tavan vantilatörü izlerken sırtımda yatıyordu
I had a dream to touch a kilo gram
– Bir kilo gram dokunmak için bir rüya gördüm
I seen your bitch through my Cazal shades
– Cazal gölgelerimle orospunu gördüm
Skull and bones ’til I die, nigga, well paid (Damn)
– Ölene kadar kafatası ve kemikler, zenci, iyi para ödedi (Lanet olsun)
Got all my khakis out in Tallahassee (Jeez)
– Tallahassee (Tanrım) tüm haki var)
Sahari desert and I’m even flashy (Yes)
– Sahari Çölü ve ben bile gösterişliyim (Evet)
Still at odds with the Irish mob (Woo!)
– Hala İrlandalı mafya ile çelişiyor (Woo!)
Rolls Royce down Malcom X boulevard (Goddamn)
– Malcom x Bulvarı’ndan Rolls Royce (Lanet olsun)
Lord, these niggas really out here preying on me
– Tanrım, bu zenciler gerçekten beni avlıyor
Got the .40 on me, and it’s staying on me
– Bu var .Bana 40, ve bana kalıyor
Snow White mink like I’m doin’ shows
– Pamuk Prenses vizon gibi ben yapıyorum gösterir
Run the books and let me show you how the numbers look (Woo!)
– Kitapları çalıştırın ve sayıların nasıl göründüğünü göstereyim (Woo!)
You can’t be lucky like you Luciano
– Luciano gibi şanslı olamazsın.
The kilos come in like they new pianos
– Kilolar yeni piyanolar gibi geliyor
Fat boy got the big body
– Şişman kız büyük bir vücut var
Coast to coast, I could shoot product (Ayy)
– Kıyıdan kıyıya, ürün çekebilirim (Ayy)
They wanna see you up in Alcatraz (Ayy)
– Seni Alcatraz’da görmek istiyorlar (Ayy)
Forbes list, say ‘Wall’, and you falling fast
– Forbes listesi, ‘duvar’ deyin ve hızlı düşersiniz
Fuck this, hell nah, nigga, want it back
– Siktir et, lanet olsun, hayır, zenci, geri istiyorum
Eight figures, count it all and I call a cab (Woo!)
– Sekiz rakam, hepsini say ve bir taksi çağır (Woo!)
Get the drift, time to get a lift (Uh)
– Sürüklenme olsun, bir asansör almak için zaman (Uh)
I’m gettin’ rich so it’s hit or miss (Woo, woo)
– Zengin oluyorum, bu yüzden vur ya da özledim (Woo, woo)
Open up my window again (Yeah)
– Penceremi tekrar aç (Evet)
Open up my window again (Yeah)
– Penceremi tekrar aç (Evet)
I can hear death calling my name (It’s calling)
– Ölümün adımı çağırdığını duyabiliyorum (çağırıyor)
I can hear death calling my name (It’s calling)
– Ölümün adımı çağırdığını duyabiliyorum (çağırıyor)
I swear to God things ain’t gon’ change (Change)
– Yemin ederim işler değişmeyecek (değişim)
I swear to God things ain’t gon’ change (Change)
– Yemin ederim işler değişmeyecek (değişim)
I keep a revolver wit’ your name (Yeah)
– Senin isminle bir tabanca tutuyorum (Evet)
I keep a revolver wit’ your name, just in case
– Her ihtimale karşı, senin isminle bir tabanca tutuyorum.
I’m a hood nigga, I know why they love me (Uh)
– Ben bir hood zenciyim, beni neden sevdiklerini biliyorum (Uh)
I’m on some underground shit, just like the subway (Uh huh)
– Metroda olduğu gibi bazı yeraltı boklarındayım (Uh huh)
Battle niggas in the streets and murder
– Sokaklarda zencilerle savaş ve öldür
Whoever you brought on this fucking stage
– Bu lanet sahneye kimi getirdiysen
I’m the fucking plague, I’m global warming
– Ben lanet bir vebayım, küresel ısınıyorum
I’m the Ebola virus, my niggas is pirates
– Ben Ebola virüsüyüm, zencilerim korsanlar
Prepare for violence, silence (Yeah!)
– Şiddete hazırlanın, sessizlik (Evet!)
How many times you been behind the wall? None
– Duvarın arkasında kaç kez kaldın? Hiçbiri
You either snitching or lying about the shit you done
– Ya muhbirlik yoksa bu iş yalan mı yaptın
You ain’t never move a brick ‘less you was building a house
– Bir tuğlayı asla hareket ettiremezsin, daha az bir ev inşa ediyordun
You ain’t never put a nigga out with the gun in his mouth
– Ağzında silah olan bir zenciyi asla dışarı çıkaramazsın.
Only thing you ever shot was pool
– Vurduğun tek şey havuzdu.
Only thing you ever cut was class
– Kestiğin tek şey dersti.
Y’all niggas is ass (What?) (Woo)
– Hepiniz zenciler eşek (ne?) (Kur yapmak)
Open up my window again (Yeah)
– Penceremi tekrar aç (Evet)
Open up my window again (Yeah)
– Penceremi tekrar aç (Evet)
I can hear death calling my name (It’s calling)
– Ölümün adımı çağırdığını duyabiliyorum (çağırıyor)
I can hear death calling my name (It’s calling)
– Ölümün adımı çağırdığını duyabiliyorum (çağırıyor)
I swear to God things ain’t gon change (Change)
– Yemin ederim işler değişmeyecek (değişim)
I swear to God things ain’t gon change (Change)
– Yemin ederim işler değişmeyecek (değişim)
I keep a revolver wit’ your name (Yeah)
– Senin isminle bir tabanca tutuyorum (Evet)
I keep a revolver wit’ your name, just in case
– Her ihtimale karşı, senin isminle bir tabanca tutuyorum.
Godfather of Harlem Feat. Swizz Beatz, Rick Ross & DMX – Just in Case İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.