Griff – Black Hole İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları

Now and then
– Şimdi ve sonra
Your name comes up in conversation with my friends
– İsminiz arkadaşlarımla konuşurken ortaya çıkıyor.
I hate how much I feel it right there in my chest
– Göğsümde ne kadar hissettiğimden nefret ediyorum
I hate how much I feel it, yeah
– Ne kadar hissettiğimden nefret ediyorum, Evet

Like, how are you?
– Gibi, sen nasılsın?
It seems like things are going really well for you
– Her şey senin için çok iyi gidiyor gibi görünüyor
I wish that I could say the same about me too
– Keşke benim için de aynı şeyi söyleyebilseydim.
I wish that I could say the same
– Keşke aynı şeyi söyleyebilseydim.

And boy, you know I’ve tried to pray
– Ve Tanrım, biliyorsun dua etmeye çalıştım.
I’ve bruised my knees
– Dizlerimi incittim.
I’ve tried to bring you back to me
– Seni bana geri getirmeye çalıştım.
I’ve tried my best to find some kind of peace
– Elimden bir çeşit huzur bulmaya çalıştım
Don’t you see?
– Görmüyor musun?

There’s a big black hole where my heart used to be
– Kalbimin eskiden olduğu yerde büyük bir kara delik var.
And I tried my best to fill it up with things I don’t need
– Ve benim en iyi şeyler ile doldurmaya çalıştım ama ihtiyacım yok
It don’t work like that, no, it’s not easy
– Bu şekilde çalışmıyor, hayır, kolay değil
To fill this gap that you left in me
– Bana bıraktığın bu boşluğu doldurmak için

There’s a big black hole where my heart used to be
– Kalbimin eskiden olduğu yerde büyük bir kara delik var.
And I wish that you would realise I’m all that you need
– Ve keşke ihtiyacın olan tek şey olduğumu fark etseydin.
It don’t work like that, no, it’s not easy
– Bu şekilde çalışmıyor, hayır, kolay değil
To fill this gap that you left in me
– Bana bıraktığın bu boşluğu doldurmak için

Without a trace
– İz bırakmadan
You disappeared and took some of me with you, babe
– Ortadan kayboldun ve beni de yanında götürdün bebeğim.
Like the way I used to laugh until my belly ache
– Böyle gülmek karın ağrısı benim kadar kullandım
Well that’s all gone away now, yeah
– Şimdi hepsi gitti, Evet

And boy, you know I’ve tried to pray
– Ve Tanrım, biliyorsun dua etmeye çalıştım.
I’ve bruised my knees
– Dizlerimi incittim.
I’ve tried to bring you back to me
– Seni bana geri getirmeye çalıştım.
I’ve tried my best to find some kind of peace
– Elimden bir çeşit huzur bulmaya çalıştım
Don’t you see?
– Görmüyor musun?

There’s a big black hole where my heart used to be
– Kalbimin eskiden olduğu yerde büyük bir kara delik var.
And I tried my best to fill it up with things I don’t need
– Ve benim en iyi şeyler ile doldurmaya çalıştım ama ihtiyacım yok
It don’t work like that, no, it’s not easy
– Bu şekilde çalışmıyor, hayır, kolay değil
To fill this gap that you left in me
– Bana bıraktığın bu boşluğu doldurmak için

There’s a big black hole where my heart used to be
– Kalbimin eskiden olduğu yerde büyük bir kara delik var.
And I wish that you’d realise I’m all that you need
– Tüm ihtiyacınız olduğumu anlardın keşke
It don’t work like that, no, it’s not easy
– Bu şekilde çalışmıyor, hayır, kolay değil
To fill this gap that you left in me (that you left in me)
– Bana bıraktığın bu boşluğu doldurmak için (bana bıraktığın)

Oh, oh, oh, oh (there’s such a big black hole)
– Oh, oh, oh, oh (çok büyük bir kara delik var)
Oh, oh, oh, oh
– Oh, oh, oh, oh
Oh, oh, oh, oh (that you left in me)
– Oh, oh, oh, oh (içimde bıraktığın)
Oh, oh, oh, oh
– Oh, oh, oh, oh

There’s a big black hole where my heart used to be
– Kalbimin eskiden olduğu yerde büyük bir kara delik var.
And I tried my best to fill it up with things I don’t need
– Ve benim en iyi şeyler ile doldurmaya çalıştım ama ihtiyacım yok
It don’t work like that, no, it’s not easy
– Bu şekilde çalışmıyor, hayır, kolay değil
To fill this gap that you left in me
– Bana bıraktığın bu boşluğu doldurmak için

There’s a big black hole where my heart used to be
– Kalbimin eskiden olduğu yerde büyük bir kara delik var.
And I wish that you would realise I’m all that you need (no)
– Ve keşke ihtiyacın olan her şey olduğumu fark etseydin (hayır)
It don’t work like that, no, it’s not easy
– Bu şekilde çalışmıyor, hayır, kolay değil
To fill this gap that you left in me (that you left in me)
– Bana bıraktığın bu boşluğu doldurmak için (bana bıraktığın)




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın