I got turned around in some little town
– Küçük bir kasabada arkamı döndüm.
I’d never been to before
– Daha önce hiç gitmemiştim.
Working my way through a middle-of-June
– Haziran ortasında yoluma devam ediyorum.
Midnight thunderstorm
– Gece yarısı fırtına
There was something in the headlights
– Farlarda bir şey vardı.
It stopped me on a dime
– Beni bir kuruşta durdurdu.
Well, she was scared to death, so I said
– Ölümüne korkmuştu, ben de dedim ki
“Climb in,” and then she climbed
– “İçeri tırman” ve sonra tırmandı.
Oh, yeah
– Oh, evet
Well, she was bruised and broke from head to toe
– Yaralanmış ve tepeden tırnağa kırılmış.
With a tear in her blood-stained shirt
– Kan lekeli gömleğinde bir yırtık vardı.
She didn’t tell the whole truth, but she didn’t have to
– Tüm gerçeği söylemedi, ama söylemek zorunda değildi.
I knew what had happened to her
– Ona ne olduğunu biliyordum.
I didn’t load her down with questions
– Onu sorularla doldurmadım.
That girl had been through enough
– O kız yeterince acı çekmişti.
I just threw it in drive, looked in those eyes
– Onu sürüşe attım, o gözlere baktım.
And I asked her where he was
– Ve ona nerede olduğunu sordum.
I don’t know if he’s an angel
– Melek mi bilmiyorum.
‘Cause angels don’t do what he did
– Çünkü onun yaptığını melekler yapmaz.
He was hellbent to find the man behind
– Arkasındaki adamı bulmak için can atıyordu.
All the whiskey scars I hid
– Sakladığım tüm viski izleri
I never thought my day of justice
– Adalet günümü hiç düşünmemiştim.
Would come from a judge under a seat
– Bir koltuğun altındaki bir yargıçtan gelirdi.
But I knew right then I’d never get hit again
– Ama o anda bir daha asla vurulmayacağımı biliyordum.
When he said to me
– Bana söylediği zaman
“Wait in the truck
– “Kamyonda bekle
Just wait in the truck”
– Sadece kamyonda bekle”
Well, I knocked and knocked and no one came
– Kapıyı çaldım ve kapıyı çaldım ve kimse gelmedi.
So I kicked in his double-wide door
– Ben de çift geniş kapısını tekmeledim.
I let the hammer drop before he got
– O gelmeden çekicin düşmesine izin verdim.
To that 12 he was reaching for
– O 12’ye uzanıyordu
I didn’t try to hide my pistol
– Tabancamı saklamaya çalışmadım.
I didn’t even try to run
– Kaçmaya bile çalışmadım.
I just sat on the porch, smoking one of his cigarettes
– Verandada oturdum, sigaralarından birini içtim.
And waited for the cops to come
– Ve polislerin gelmesini bekledi
I don’t know if he’s an angel
– Melek mi bilmiyorum.
‘Cause angels don’t do what he did
– Çünkü onun yaptığını melekler yapmaz.
He was hellbent to find the man behind
– Arkasındaki adamı bulmak için can atıyordu.
All the whiskey scars I hid
– Sakladığım tüm viski izleri
I never thought my day of justice
– Adalet günümü hiç düşünmemiştim.
Would come from a judge under a seat
– Bir koltuğun altındaki bir yargıçtan gelirdi.
But I knew right then I’d never get hit again
– Ama o anda bir daha asla vurulmayacağımı biliyordum.
When he said to me
– Bana söylediği zaman
“Wait in the truck
– “Kamyonda bekle
Just wait in the truck”
– Sadece kamyonda bekle”
Whoa (whoa)
– Hop (hop)
Have mercy on me, Lord
– Bana merhamet et, Tanrım.
Have mercy on me
– Bana merhamet et
Have mercy on me (hey), Lord
– Bana merhamet et (hey), Tanrım
It’s been 60 months and she still comes
– 60 ay oldu ve hala geliyor.
To see me from time to time
– Zaman zaman beni görmeye
It was worth the price, to see a brighter side
– Daha parlak bir taraf görmek için fiyata değdi
Of the girl I picked up that night
– O gece aldığım kızın
And I might be here forever
– Ve sonsuza kadar burada olabilirim
It ain’t paradise, that’s true
– Burası cennet değil, bu doğru.
But it’s whole hell of a lot better
– Ama her şey çok daha iyi
Than the place I sent him to, yeah
– Onu gönderdiğim yerden daha iyi, evet
(Have mercy, have mercy, have mercy on me)
– (Merhamet et, merhamet et, bana merhamet et)
Wait in the truck (have mercy on me)
– Kamyonda bekle (bana merhamet et)
Just wait in the truck
– Sadece kamyonda bekle.
(Have mercy, have mercy, have mercy on me)
– (Merhamet et, merhamet et, bana merhamet et)
Wait in the truck (Lord, have mercy)
– Kamyonda bekle (Tanrım, merhamet et)
Just wait in the truck
– Sadece kamyonda bekle.
(Have mercy, have mercy, have mercy on me) have mercy on me, Lord
– (Merhamet et, merhamet et, bana merhamet et) bana merhamet et, Tanrım
Have mercy on me
– Bana merhamet et
(Have mercy, have mercy, have mercy on me) have mercy on me, Lord
– (Merhamet et, merhamet et, bana merhamet et) bana merhamet et, Tanrım
Have mercy on me
– Bana merhamet et
(Have mercy, have mercy, have mercy on me) wait in the truck
– (Merhamet et, merhamet et, bana merhamet et) kamyonda bekle
Just wait in the truck
– Sadece kamyonda bekle.
(Have mercy, have mercy, have mercy on me) wait in the truck
– (Merhamet et, merhamet et, bana merhamet et) kamyonda bekle
Just wait in the truck (please have me mercy)
– Sadece kamyonda bekle (lütfen bana merhamet et)
HARDY & Lainey Wilson – wait in the truck İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.