Dans ma main, dans ma main
– Elimde, elimde
J’ai une lame, sur ma joue, j’ai une larme
– Bıçağım var, yanağımda gözyaşı var.
Dans ta main, dans ta main
– Elinde, avucunun içinde
Y a mon âme que j’t’ai donnée par amour
– İşte sana aşk için verdiğim ruhum
Dis-moi où tu vas, j’te retrouverai en fermant les yeux
– Nereye gittiğini söyle, gözlerimi kapatarak seni bulacağım.
Juste en suivant ton parfum
– Sadece kokunu takip ederek
J’ai perdu ma chance et j’ai perdu mes sens
– Şansımı kaybettim ve aklımı kaybettim
Le jour où tu m’as dit qu’c’était la
– Bana söylediğin gün…
T’étais ma muse et ma dame
– Sen benim ilham perim ve hanımımdın.
Mon grand amour et mon drame
– Büyük aşkım ve dramam
Tout ça est parti en flamme
– Her şey alevler içinde gitti kalmış
Comme un gros joint d’Amsterdam
– Büyük bir Amsterdam lokantası gibi
Y a rien, plus rien, sans toi, j’suis moins que rien
– Hiçbir şey yok, başka bir şey yok, sensiz, hiçbir şeyden daha azım
Y a rien, bon à rien, merci mais pas de rien
– Hiçbir şey yok, hiçbir şey için iyi, teşekkür ederim ama hiçbir şey için değil
Y a rien, plus rien, je n’suis qu’un vaurien
– Hiçbir şey yok, başka bir şey yok, ben sadece bir alçağım
Y a rien, t’es loin, c’n’est pas mieux que rien
– Hiçbir şey yok, çok uzaktasın, hiçbir şeyden daha iyi değil
(C’n’est pas mieux que rien)
– (Hiçbir şey daha iyi değil)
(C’n’est pas mieux que rien)
– (Hiçbir şey daha iyi değil)
Et moi, et moi, as-tu pensé à moi?
– Ve ben, ve ben, beni düşündün mü?
Toi, oui, toi, ma belle
– Sen, evet, sen, güzelim
Toi et moi, on en reste là
– Biz öyle terk ediyorsun beni
Non, viens, on se joue la belle
– Hayır, hadi, güzel oynayalım.
Quand tu t’en vas, moi, je tombe et je crie
– Sen gidince düşüp çığlık atıyorum.
Je tombe et je crie, “t’es où?” (t’es où?)
– Düşüyorum ve bağırıyorum, “neredesin?”(neredesin?)
Quand tu t’en vas, moi, je tombe et je crie
– Sen gidince düşüp çığlık atıyorum.
Je tombe et je crie, “t’es où?”
– Düşüyorum ve bağırıyorum, “neredesin?”
T’étais ma muse et ma dame
– Sen benim ilham perim ve hanımımdın.
Mon grand amour et mon drame
– Büyük aşkım ve dramam
Tout ça est parti en flamme
– Her şey alevler içinde gitti kalmış
Comme un gros joint d’Amsterdam
– Büyük bir Amsterdam lokantası gibi
Y a rien, plus rien, sans toi, j’suis moins que rien
– Hiçbir şey yok, başka bir şey yok, sensiz, hiçbir şeyden daha azım
Y a rien, bon à rien, merci mais pas de rien
– Hiçbir şey yok, hiçbir şey için iyi, teşekkür ederim ama hiçbir şey için değil
Y a rien, plus rien, je n’suis qu’un vaurien
– Hiçbir şey yok, başka bir şey yok, ben sadece bir alçağım
Y a rien, t’es loin, c’n’est pas mieux que rien
– Hiçbir şey yok, çok uzaktasın, hiçbir şeyden daha iyi değil
As-tu pensé à moi?
– Beni düşündün mü?
Non, toi t’as pensé à toi
– Hayır, kendini düşünüyorsun
As-tu pensé à moi?
– Beni düşündün mü?
Non, toi t’as pensé à toi
– Hayır, kendini düşünüyorsun
As-tu pensé à moi?
– Beni düşündün mü?
Non, toi t’as pensé à toi
– Hayır, kendini düşünüyorsun
As-tu pensé à moi?
– Beni düşündün mü?
Non, toi t’as pensé à toi
– Hayır, kendini düşünüyorsun
Y a rien, plus rien, sans toi, j’suis moins que rien
– Hiçbir şey yok, başka bir şey yok, sensiz, hiçbir şeyden daha azım
Y a rien, bon à rien, merci mais pas de rien
– Hiçbir şey yok, hiçbir şey için iyi, teşekkür ederim ama hiçbir şey için değil
Y a rien, plus rien, je ne suis qu’un vaurien
– Hiçbir şey yok, başka bir şey yok, ben sadece bir alçağım
Y a rien, t’es loin mais c’n’est pas mieux que rien
– Uzakta olduğun hiçbir şey ama hiçbir şey daha iyi değil
Non, non, non
– Hayır, hayır, hayır
Non, non, non
– Hayır, hayır, hayır
Non, non-non-non
– Hayır, hayır-hayır-hayır
Non, non, non, non, non, non
– Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır
Y a rien, y a rien
– Hiçbir şey yok, hiçbir şey yok
Y a rien
– Bir şey yok
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.