É impossível tentar esquecer
– Unutmaya çalışmak imkansız.
Aquelas treta e o cheiro da merenda da escola
– Bu saçmalık ve okul yemeğinin kokusu
E a cada letra que nós canetou
– Ve kaleme aldığımız her mektup
Até os professor dali achava foda
– Öğretmen dali bile Lanet düşündü
Uma aparência meio fragilizada
– Yarı zayıflamış bir görünüm
Era nós de quebrada, nesses sol das seis
– Kırılan bizdik, bu altı güneşin altında
E minha mãe tava desempregada
– Annem işsizdi.
Com a agenda lotada pra criar nós três
– Üçümüzü oluşturmak için yoğun bir programla
Dos olhos caiam uma chuva em pleno verão
– Gözlerden yaz ortasında bir yağmur yağar
(Oh-oh)
– (Oh-oh)
Em casa faltava até água e chovia unção
– Evin suyu bile yoktu ve yağmur yağdı
Maior que o temporal é a fé que habita em mim
– Zamansal olandan daha büyük olan, içimde yaşayan inançtır
Um vendaval de sonho e realização
– Bir Rüya ve gerçekleşme fırtınası
Maior que o temporal é a fé que habita em mim
– Zamansal olandan daha büyük olan, içimde yaşayan inançtır
Só vai sentar na mesa quem rachou o pão
– Sadece ekmeği çatlatan masada oturacak
Maior que o temporal é a fé que habita em mim
– Zamansal olandan daha büyük olan, içimde yaşayan inançtır
Um vendaval de sonho e realização
– Bir Rüya ve gerçekleşme fırtınası
Maior que o temporal é a fé que habita em mim
– Zamansal olandan daha büyük olan, içimde yaşayan inançtır
Só vai sentar na mesa quem rachou o pão, a-ãh
– Sadece ekmeği çatlatan masada oturacak, Ah
Eu acho que a dificuldade ninguém escolhe passar, entendeu?
– Bence kimsenin geçmeyi seçmediği zorluk, anlıyor musun?
A tempestade que vai passar, ninguém sabe
– Geçecek fırtına, kimse bilmiyor
E aqui foi tanta tempestade
– Ve işte böyle bir fırtına vardı
Que a gente aprendeu a dançar na chuva meu irmão
– Yağmurda dans etmeyi öğrendiğimizi kardeşim
Água de mar só me lembra gosto de choro
– Deniz suyu bana ağlamayı sevdiğimi hatırlatıyor.
É salgada, mas ensina mais que professor
– Tuzlu, ama öğretmenden daha fazlasını öğretiyor
E dinheiro nenhum no mundo paga
– Ve dünyada hiç para ödemez
Água derramada pelos olhos onde só a alma já nadou
– Sadece ruhun yüzdüğü gözlerden su döküldü
Eu naveguei na tempestade, nós é lenha de verdade
– Fırtınada yelken açtım, biz gerçek yakacak odunuz.
O fogo que Deus acendeu, a chuva não apagou
– Tanrı’nın yaktığı ateş, yağmur sönmedi
Num comecei a sonhar brincando
– Rüyamda oynamaya başladım.
Eu comecei a sonhar chorando
– Rüyamda ağlamaya başladım
Com a comida quase pronta e o gás acabou
– Yemek neredeyse hazır ve gaz bitti.
Pensei se a fé for do tamanho de um grão de mostarda
– Eğer inanç hardal tohumunun büyüklüğündeyse diye düşündüm.
Troco montanhas de lugares na ponta do dedo
– Parmağımın ucundaki yer dağlarını değiştiriyorum.
E quando eu descobrir a força de cada detalhe
– Ve her detayın gücünü keşfettiğimde
Seria covardia minha não ensinar o segredo
– Sırrı öğretmemem korkaklık olur.
Maior que o temporal é a fé que habita em mim
– Zamansal olandan daha büyük olan, içimde yaşayan inançtır
Um vendaval de sonho e realização
– Bir Rüya ve gerçekleşme fırtınası
Maior que o temporal é a fé que habita em mim
– Zamansal olandan daha büyük olan, içimde yaşayan inançtır
Só vai sentar na mesa quem rachou o pão
– Sadece ekmeği çatlatan masada oturacak
Maior que o temporal é a fé que habita em mim
– Zamansal olandan daha büyük olan, içimde yaşayan inançtır
Um vendaval de sonho e realização
– Bir Rüya ve gerçekleşme fırtınası
Maior que o temporal é a fé que habita em mim
– Zamansal olandan daha büyük olan, içimde yaşayan inançtır
Só vai sentar na mesa quem rachou o pão, a-ãh
– Sadece ekmeği çatlatan masada oturacak, Ah
Quem acreditou, que abraçou a causa e foi sujeito homem
– Kim inandı, kim davaya sarıldı ve özne insan oldu
Não abandonou, hoje bebe o que nós bebe e come o que nós come
– Terk etmedi, bugün ne içtiğimizi iç ve ne yediğimizi ye
E quem me guardou na memória, comemora, que eu sinto que é nossa hora
– Ve beni hafızamda tutan, kutlayan, zamanımızın geldiğini hissettiğim
Em qualquer noite aleatória, onde a saveiro fez história
– Sloop’un tarihe geçtiği herhangi bir rastgele gecede
Só contando as precatória, mandando as dedicatória
– Sadece ön yargıyı saymak, özveriyi göndermek
E o frasco do perfume com o cheiro da vitória
– Ve zafer kokan parfüm şişesi
A divisão vai ser igual, não posso fazer feio
– Bölünme eşit olacak, çirkinlik yapamam.
Se eu tenho um acredita, então nós dois tem meio
– Eğer bir inancım varsa, o zaman ikimizin de yarısı vardır.
Qual é a graça do sorriso egoísta que não deu casa pra mãe
– Anneye ev vermeyen bencil gülümsemenin lütfu nedir
Mas só desce champagne na pista ai-ai
– Ama sadece şampanya pistte iner ai-ai
Dos olhos caiam uma chuva em pleno verão
– Gözlerden yaz ortasında bir yağmur yağar
(Oh-oh)
– (Oh-oh)
Em casa faltava até água e chovia unção
– Evde su eksikliği bile vardı ve yağmur yağdı
Maior que o temporal é a fé que habita em mim
– Zamansal olandan daha büyük olan, içimde yaşayan inançtır
Um vendaval de sonho e realização
– Bir Rüya ve gerçekleşme fırtınası
Maior que o temporal é a fé que habita em mim
– Zamansal olandan daha büyük olan, içimde yaşayan inançtır
Só vai sentar na mesa quem rachou o pão
– Sadece ekmeği çatlatan masada oturacak
Maior que o temporal é a fé que habita em mim
– Zamansal olandan daha büyük olan, içimde yaşayan inançtır
Um vendaval de sonho e realização
– Bir Rüya ve gerçekleşme fırtınası
Maior que o temporal é a fé que habita em mim
– Zamansal olandan daha büyük olan, içimde yaşayan inançtır
Só vai sentar na mesa quem rachou o pão, a-ãh
– Sadece ekmeği çatlatan masada oturacak, Ah
Oh-oh-oh
– Oh-oh-oh
Oh-oh-oh
– Oh-oh-oh
Oh-oh-oh
– Oh-oh-oh
Oh-oh-oh
– Oh-oh-oh
Hungria Hip Hop – Temporal Portekizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.