When you’re down on your luck
– Şansın yaver gitmediğinde
I take them hands and I turn it up
– Ellerini tutup sesini açıyorum.
When you’re face to the floor
– Yere baktığında
I turn the dial, turn it up more, oh-oh-oh
– Kadranı çeviriyorum, daha çok açıyorum, oh-oh-oh
I’m here for you, will ya be there for me, too? Ooh
– Ben senin için buradayım, sen de benim için orada olacak mısın? Ooh
I believe (I believe) in the cause (in the cause)
– Davaya inanıyorum, davaya inanıyorum, davaya inanıyorum, davaya inanıyorum, davaya inanıyorum, davaya inanıyorum, davaya inanıyorum, davaya inanıyorum
I’m pound-for-pound, baby, turn it on
– Ben pound-to-pound, bebeğim, aç şunu
A million calls will never do, I’ll never get enough of you
– Bir milyon arama asla yapmayacak, senden asla doyamayacağım
I’ll never get enough of you (enough of you, enough of you)
– Asla senden yeterince alamıyorum (yeterince alamıyorum, yeterince alamıyorum)
You are my Monday, you’re the best day of the week
– Sen benim pazartesimsin, haftanın en güzel günüsün
So underrated and a brand new start
– Çok hafife alınmış ve yepyeni bir başlangıç
Don’t care what all the kids say
– Bütün çocukların ne dediği umurumda değil.
You’ve got the key to my heart, ooh
– Kalbimin anahtarı sende, ooh
When you call (when you call) on the phone (on the phone)
– Aradığınızda (aradığınızda) telefonda (telefonda)
I never let you hear the dial tone (beep)
– Çevir sesini duymana asla izin vermem.
I believe (I believe) in your touch (in your touch)
– Senin dokunuşuna inanıyorum (inanıyorum) (dokunuşuna)
I know I can be a little much
– Biliyorum biraz fazla
I’m there for you, will ya be there for me, too? Ooh
– Senin için orada olacağım, benim için de orada olacak mısın? Ooh
You are my Monday (you are my Monday)
– Sen benim pazartesimsin (sen benim pazartesimsin)
You’re the best day of the week (best day of the week)
– Haftanın en güzel günüsün (haftanın en güzel günü)
So underrated (so underrated) and a brand new start (brand new start)
– Çok küçümsenen (çok küçümsenen) ve yepyeni bir başlangıç (yepyeni bir başlangıç)
Don’t care what all the kids say (never care)
– Bütün çocukların ne dediği umurumda değil (asla umurumda değil)
You’ve got the key to my heart, ooh
– Kalbimin anahtarı sende, ooh
You could be the one that I’ve been waiting all my life for
– Hayatım boyunca beklediğim kişi sen olabilirsin.
You could be the key to lead me up into the highest floor
– Beni en üst kata çıkarmanın anahtarı sen olabilirsin.
Give me loving, keep me going ’til the midnight hour
– Bana sevgi ver, gece yarısına kadar devam et.
Bring me up, lift me up to your rainbow tower
– Beni yukarı kaldır, gökkuşağı kulene kaldır
Your rainbow tower
– Gökkuşağı kulen
My Monday, doo-oo-doo
– Pazartesi günüm, doo-oo-doo
Doo-oo-doo, doo-oo-doo (Monday, my, my, Monday)
– Doo-oo-doo, doo-oo-doo (Pazartesi, benim, benim, Pazartesi)
My Monday
– Pazartesi günüm
My Monday, doo-oo-doo
– Pazartesi günüm, doo-oo-doo
Doo-oo-doo, doo-oo-doo
– Doo-oo-doo, doo-oo-doo
Imagine Dragons – Monday İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.