Jessi – ZOOM Korece Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Lights, camera, action
– Işıklar, kamera, aksiyon

I see you lookin’ at my P-I-C (I know)
– Seni P-I-C’ime bakarken görüyorum (biliyorum)
크게 땡겨, 땡겨, 좀 더 땡겨봐 봐, 기똥차지 (ayy)
– bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye
Zoom in (uh-huh), zoom out (okay)
– Yakınlaştır (uh-huh), uzaklaştır (tamam)
Zoom in (uh-huh), zoom out (okay)
– Yakınlaştır (uh-huh), uzaklaştır (tamam)
Zoom in (uh-huh), zoom out (okay)
– Yakınlaştır (uh-huh), uzaklaştır (tamam)
Baby, 확 가게 확대, 확실하게, oww
– Bebeğim, dükkanı genişletiyor, kesinlikle, oww

I’m feelin’ like a million bucks, yeah
– Bir milyon dolar gibi hissediyorum, evet
Must be that million bucks, yeah (brrr, brr-brr)
– O milyon dolar olmalı, evet (brrr, brr-brr)
오늘따라 빛이나, selfie, 찰칵하면 빛이나 (hey)
– hey, hey, hey, hey, hey, hey, hey, hey, hey, hey, hey, hey, hey, hey, hey, hey, hey, hey, hey, hey, hey, hey
Always talkin’ shit, know you like that (woo)
– Hep saçma sapan konuşuyorsun, bunu sevdiğini biliyorum (woo)
쫄지마 앙, 물지는 않을게 (hey)
– Çiğneme ang, ısırmam (hey)
Yeah, it’s like that, hey, hey, pretty little thang
– Evet, öyle, hey, hey, güzel küçük thang
Do your thang, I’ll be right back
– Tangını yap, hemen döneceğim.

Ooh-ooh, ooh-ooh
– Ooh-ooh, ooh-ooh
우린 모두 사진 찍기 위해 살아 (yeah, yeah)
– Hepimiz fotoğraf çekmek için yaşıyoruz (evet, evet)
나도, 그래, 네 맘 알아 (yeah, yeah, aiite)
– Ben, evet, aklını biliyorum (evet, evet, aııte)
Ooh-ooh, ooh-ooh
– Ooh-ooh, ooh-ooh
우린 모두 관심받기 위해 살아 (yeah, yeah)
– Hepimiz dikkat çekmek için yaşıyoruz (evet, evet)
나도, 그래, 네 맘 알아 (aiite)
– Biliyorum, evet, aklını biliyorum (aııte)
Lights, camera, action, baby
– Işıklar, kamera, aksiyon, bebek

I see you lookin’ at my P-I-C (I know)
– Seni P-I-C’ime bakarken görüyorum (biliyorum)
크게 땡겨, 땡겨, 좀 더 땡겨봐 봐, 기똥차지 (ayy)
– bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye
Zoom in (uh-huh), zoom out (okay)
– Yakınlaştır (uh-huh), uzaklaştır (tamam)
Zoom in (uh-huh), zoom out (okay)
– Yakınlaştır (uh-huh), uzaklaştır (tamam)
Zoom in (uh-huh), zoom out (okay)
– Yakınlaştır (uh-huh), uzaklaştır (tamam)
Baby, 확 가게 확대, 확실하게, oww
– Bebeğim, dükkanı genişletiyor, kesinlikle, oww

Do you like all my clothes and my bags? (My bags?)
– Bütün kıyafetlerimi ve çantalarımı beğendin mi? (Çantalarım?)
옷을 입고 가방 멨을 뿐인데? (뿐인데?)
– Sadece giyindim ve paketledim mi? (Sadece?)
Why you like it when I’m sad or I’m mad? (I don’t know)
– Üzgün olduğumda ya da kızgın olduğumda neden hoşlanıyorsun? (Bilmiyorum)
I don’t give a, uh, ’cause I’m a bad bitch
– Bir şey vermem çünkü ben kötü bir sürtüğüm.
Bitch, 나는 wishlist 항상 일 pick
– Kaltak, istek listem her zaman işe yarar.
물어보지 좀 마, “언니 뭐야 립스틱?”
– Sorma bana ” Hangi ruju kullanıyorsunuz?”
It’s funny how you always talking money
– Her zaman paradan bahsetmen çok komik.
But always playin’ a dummy
– Ama her zaman bir kukla oynuyorsun.
You’s a bummy, beggin’
– Sen bir serserisin, yalvarıyorsun.
Your mummy for money, huh
– Para için annen, ha
Oh, he lookin’ good in that Louis, Louis
– Oh, o Louis’de iyi görünüyor, Louis
Oh, she a cutie with that booty, booty
– Oh, o ganimeti olan bir tatlı, ganimet
Screenshot, 저장해 놔둘래? (Brr)
– Ekran görüntüsü, kaydetmek ister misin? (Brr)
Goddamn, 실화냐? 허리둘레? (Huh)
– Kahretsin, bu gerçek bir hikaye mi? Bel çevresi? (Ha)
됐어 다음 다음 (음), 난 무덤덤 (덤)
– Tamam, sonra sıradaki (iyi), ben bir mezarım (mezar)
Eat it up, 먹방, watch you chow down
– Ye, ye, yerken izle
셋, 둘, 하나, cheese
– üç, iki, bir, peynir
Take a couple of pics and a couple of flicks (yah)
– (Evet)O filmlerin resimler bir çift ve bir çift alın

Ooh-ooh, ooh-ooh
– Ooh-ooh, ooh-ooh
우린 모두 사진 찍기 위해 살아 (yeah, yeah)
– Hepimiz fotoğraf çekmek için yaşıyoruz (evet, evet)
나도, 그래, 네 맘 알아 (yeah, yeah, aiite)
– Ben, evet, aklını biliyorum (evet, evet, aııte)
Ooh-ooh, ooh-ooh
– Ooh-ooh, ooh-ooh
우린 모두 관심받기 위해 살아 (yeah, yeah)
– Hepimiz dikkat çekmek için yaşıyoruz (evet, evet)
나도, 그래, 네 맘 알아 (aiite)
– Biliyorum, evet, aklını biliyorum (aııte)
Lights, camera, action, baby
– Işıklar, kamera, aksiyon, bebek

I see you lookin’ at my P-I-C (I know)
– Seni P-I-C’ime bakarken görüyorum (biliyorum)
크게 땡겨, 땡겨, 좀 더 땡겨봐 봐, 기똥차지 (ayy)
– bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye, bullseye
Zoom in (uh-huh), zoom out (okay)
– Yakınlaştır (uh-huh), uzaklaştır (tamam)
Zoom in (uh-huh), zoom out (okay)
– Yakınlaştır (uh-huh), uzaklaştır (tamam)
Zoom in (uh-huh), zoom out (okay)
– Yakınlaştır (uh-huh), uzaklaştır (tamam)
Baby, 확 가게 확대, 확실하게, oww
– Bebeğim, dükkanı genişletiyor, kesinlikle, oww

Wait, oh my god
– Bekle, aman tanrım
I’m such a catfish, ha-ha-ha!
– Tam bir yayın balığıyım, ha-ha-ha!




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın