Hey, hey, hey, hey, hey, hey, ya, ya, ya
– Hey, hey, hey, hey, hey, hey, ya, ya, ya
Yo
– Yo
Don’t call me when you got time
– Vaktin olduğunda beni arama.
Call me when you’re busy so I know
– Meşgul olduğunda beni ara ki bileyim
I’m a priority, priority (Top priority)
– Öncelikliyim, öncelikliyim (En öncelikli)
Call me real late at night when you gotta wake up early
– Erken kalkman gerektiğinde gece geç saatlerde beni ara.
So I know I’m a priority (Priority)
– Bu yüzden öncelikli olduğumu biliyorum (Öncelik)
We could fall asleep together
– Birlikte uyuyabiliriz.
I’m the type to level up who I’m around
– Ben etrafımda olduğum kişiyi seviyelendirecek tipim.
Put you on new music
– Seni yeni müziğe koyuyorum
On new books
– Yeni kitaplar hakkında
If you want to do this
– Eğer bunu yapmak istiyorsan
I don’t want someone who’s for everybody
– Herkes için olan birini istemiyorum.
I just want to be your only one, only one
– Sadece senin tek olmak istiyorum, sadece bir tane
I don’t want someone who’s for everybody
– Herkes için olan birini istemiyorum.
I just want to be your only one, only one
– Sadece senin tek olmak istiyorum, sadece bir tane
So do you want to do this love, love, love?
– Peki bunu yapmak istiyor musun aşk, aşk, aşk?
If not, what are we doing, love
– Eğer değilse, ne yapıyoruz, aşkım
Love, love? (What the fuck are we doing?)
– Aşk, aşk? (Ne halt ediyoruz biz?)
I like the way that it grip, baby, and I like the way that you kiss
– Kavrama şeklini seviyorum bebeğim ve öpme şeklini seviyorum
But that’s not enough (Not enough)
– Ama bu yeterli değil (Yeterli değil)
To find my love (Not enough to find my love)
– Aşkımı bulmak için (Aşkımı bulmak için yeterli değil)
Don’t tell me that I’m your type (No) tell me I’m it
– Bana senin tipin olduğumu söyleme (Hayır) bana öyle olduğumu söyle
And that you’ve retired from everyone (Everybody)
– Ve herkesten emekli olduğunu (Everybody)
From everyone who’s not me (Bye)
– Ben olmayan herkesten (Güle güle)
I’m the type to level up who I’m around
– Ben etrafımda olduğum kişiyi seviyelendirecek tipim.
Put you on new music
– Seni yeni müziğe koyuyorum
On new books
– Yeni kitaplar hakkında
If you want to do this
– Eğer bunu yapmak istiyorsan
I don’t want someone who’s for everybody
– Herkes için olan birini istemiyorum.
I just want to be your only one, only one
– Sadece senin tek olmak istiyorum, sadece bir tane
I don’t want someone who’s for everybody
– Herkes için olan birini istemiyorum.
I just want to be your only one, only one
– Sadece senin tek olmak istiyorum, sadece bir tane
So do you want to do this love, love, love?
– Peki bunu yapmak istiyor musun aşk, aşk, aşk?
If not, what are we doing, love, love, love?
– Eğer değilse, ne yapıyoruz, aşk, aşk, aşk?
Don’t need a lot
– Çok şeye gerek yok.
But I know what I like
– Ama neyi sevdiğimi biliyorum
And I like you
– Ve senden hoşlanıyorum
If you want to do this
– Eğer bunu yapmak istiyorsan
I don’t want someone who’s for everybody
– Herkes için olan birini istemiyorum.
I just want to be your only one, only one
– Sadece senin tek olmak istiyorum, sadece bir tane
I don’t want someone who’s for everybody
– Herkes için olan birini istemiyorum.
I just want to be your only one, only one
– Sadece senin tek olmak istiyorum, sadece bir tane
So do you want to do this love, love, love?
– Peki bunu yapmak istiyor musun aşk, aşk, aşk?
If not, what are we doing, love, love, love?
– Eğer değilse, ne yapıyoruz, aşk, aşk, aşk?
Jessie Reyez – ONLY ONE İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.