Jessie Ware – Remember Where You Are İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları

The heart of the city is on fire
– Şehrin kalbi yanıyor
Sun on the rise, the highs are gonna fall
– Güneş yükseliyor, yüksekler düşecek
But nothing is different in my arms
– Ama kollarımda hiçbir şey farklı değil
So darling, remember, remember
– Bu yüzden sevgilim, hatırla, hatırla
Where you are
– Neredesin

Do you remember where we are?
– Nerede olduğumuzu hatırlıyor musun?
I’m no enemy of yours, no, no
– Ben senin düşmanın değilim, hayır, hayır
When life is hard, that’s how it goes
– Hayat zor olduğunda, işler böyle yürür
As your destiny unfolds, hold on
– Kaderin ortaya çıktıkça, bekle

To the picture hung on the wall
– Resmin duvara asılması için
Sweet reminder before the fall
– Düşmeden önce tatlı hatırlatma
Remember me, remember me
– Beni hatırla, Beni hatırla
Remember me, remember me
– Beni hatırla, Beni hatırla
To the places we used to go
– Eskiden gittiğimiz yerlere.
Sweet reminder, so beautiful
– Tatlı hatırlatma, çok güzel
Remember me, remember me
– Beni hatırla, Beni hatırla
Remember me, remember me
– Beni hatırla, Beni hatırla

Every day, you get up
– Her gün kalkıyorsun.
And look out of the window
– Ve pencereden dışarı bak
Take a breath of morning air
– Sabah havasını soluyun
And listen to the people out there
– Ve oradaki insanları dinle.

The heart of the city is on fire (The heart of the city is on fire)
– Şehrin kalbi yanıyor (şehrin kalbi yanıyor)
Sun on the rise, the highs are gonna fall (The highs are gonna fall)
– Güneş yükseliyor, yüksekler düşecek (yüksekler düşecek)
But nothing is different in my arms (In my arms, in my arms, in my arms)
– Ama kollarımda hiçbir şey farklı değil (kollarımda, kollarımda, kollarımda)
So darling, remember, remember
– Bu yüzden sevgilim, hatırla, hatırla
Where you are, where you are
– Nerede, nerede
Where you are, where you are
– Nerede, nerede
(Remember, remember)
– (Hatırla, hatırla)

We are the last ones of our kind
– Biz türümüzün sonuncusuyuz.
Freedom of our hearts and mind, oh, oh
– Kalplerimizin ve zihnimizin özgürlüğü, oh, oh
Yes, let our bodies testify
– Evet, bedenlerimiz tanıklık etsin.
And our spirits be entwined forevermore
– Ve ruhlarımız sonsuza dek iç içe geçmiş olacak

Every day, you get up
– Her gün kalkıyorsun.
And look out of the window
– Ve pencereden dışarı bak
Take a breath of morning air
– Sabah havasını soluyun
And listen to the people out there
– Ve oradaki insanları dinle.
As the birds are singing
– Kuşlar şarkı söylerken
A duet with the morning traffic
– Sabah trafiği ile düet
What’s the one you’re hearing?
– Duyduğun nedir?
What’s the one you’re hearing?
– Duyduğun nedir?

The heart of the city is on fire (The heart of the city is on fire)
– Şehrin kalbi yanıyor (şehrin kalbi yanıyor)
Sun on the rise, the highs are gonna fall (The highs are gonna fall)
– Güneş yükseliyor, yüksekler düşecek (yüksekler düşecek)
But nothing is different in my arms (In my arms, in my arms, in my arms)
– Ama kollarımda hiçbir şey farklı değil (kollarımda, kollarımda, kollarımda)
So darling, remember, remember
– Bu yüzden sevgilim, hatırla, hatırla
Where you are
– Neredesin

Can we keep moving in the after hours?
– Mesai saatleri dışında hareket edebilir miyiz?
Can we keep loving on the edge of doubt?
– Şüphe sınırında sevmeye devam edebilir miyiz?
You should let me save the day
– Günü kurtarmama izin vermelisin.
Please and thank the pain away
– Lütfen ve acıya teşekkür et
Why don’t you take me, take me home?
– Neden beni eve götürmüyorsun?
Can we keep moving in the after hours?
– Mesai saatleri dışında hareket edebilir miyiz?
Can we keep loving on the edge of doubt?
– Şüphe sınırında sevmeye devam edebilir miyiz?
You should let me save the day
– Günü kurtarmama izin vermelisin.
Please and thank the pain away
– Lütfen ve acıya teşekkür et
Why don’t you take me, take me home?
– Neden beni eve götürmüyorsun?
Can we keep moving in the after hours?
– Mesai saatleri dışında hareket edebilir miyiz?
Can we keep loving on the edge of doubt?
– Şüphe sınırında sevmeye devam edebilir miyiz?
You should let me save the day
– Günü kurtarmama izin vermelisin.
Please and thank the pain away
– Lütfen ve acıya teşekkür et
Why don’t you take me, take me home?
– Neden beni eve götürmüyorsun?

The heart of the city is on fire (Can we keep moving in the after hours?)
– Şehir merkezinde (saat sonra harekete devam edebiliriz yanıyor mu?)
Sun on the rise, the highs are gonna fall (Can we keep loving on the edge of doubt?)
– Güneş yükseliyor, yüksekler düşecek (şüphe kenarında sevmeye devam edebilir miyiz?)
But nothing is different in my arms (You should let me save the day)
– Ama kollarımda hiçbir şey farklı değil (günü kurtarmama izin vermelisin)
(Please and thank the pain away)
– (Lütfen ve acıya teşekkür et)
So darling, remember, remember (Why don’t you take me)
– Yani sevgilim, hatırla, hatırla (neden beni almıyorsun)
Where you are, where you are (Take me home?)
– Neredesin, Neredesin (beni eve Götür?)
(Loving on the edge of doubt)
– (Şüphe kenarında sevgi dolu)




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın