Too far in it, too far gone
– İçinde çok ileri, çok ileri gitti
She knows what’s in it, she knows what’s wrong
– İçinde ne olduğunu biliyor, neyin yanlış olduğunu biliyor
She just can’t quit it, her heart’s so numb
– Sadece bırakamıyor, kalbi çok uyuşmuş
Hurts to live it, but worse to run
– Yaşamak acıtıyor, ama koşmak daha da kötü
Waits for the nighttime, day’s no fun
– Gece için bekler, gün eğlenceli değil
Got a call from her brother, said he’s concerned
– Kardeşinden bir telefon geldi, endişelendiğini söyledi
You lied about your work, and I haven’t seen you in months
– İşin hakkında yalan söyledin ve seni aylardır görmedim.
There’s no light in your eyes, and she won’t open them
– Gözlerinde ışık yok ve onları açmayacak
The hardest thing
– En zor şey
You are not addicted to me
– Bana bağımlı değilsin
I’m the only thing you should need
– İhtiyacın olan tek şey benim.
You should be addicted to me
– Bana bağımlı olmalısın.
The hardest thing
– En zor şey
I am too selfless to leave
– Ayrılmak için çok özveriliyim
You’re the only thing that I need
– İhtiyacım olan tek şey sensin
You should be addicted to me
– Bana bağımlı olmalısın.
What life are you living? It can’t really be real
– Hangi hayatı yaşıyorsun? Gerçekten gerçek olamaz
Pushing over limits you can’t even feel
– Hissedemediğiniz sınırları aşmak
Can we drink just not to care, not care just to drink?
– Sadece umursamamak için içebilir miyiz, sadece içmek için değil mi?
Can’t that be enough and not take too much?
– Bu yeterli ve çok fazla sürmez mi?
The hardest thing
– En zor şey
You are not addicted to me
– Bana bağımlı değilsin
I’m the only thing you should need
– İhtiyacın olan tek şey benim.
You should be addicted to me
– Bana bağımlı olmalısın.
The hardest thing
– En zor şey
I am too selfless to leave
– Ayrılmak için çok özveriliyim
You’re the only thing that I need
– İhtiyacım olan tek şey sensin
You should be addicted to me
– Bana bağımlı olmalısın.
You don’t see what I do
– Ne yaptığımı görmüyorsun.
I try to defend you
– Seni savunmaya çalışıyorum.
It’s hard not to offend you
– Seni rahatsız etmemek zor
But you’re not mine to tend to
– Ama sen benim değilsin
You don’t see what I do
– Ne yaptığımı görmüyorsun.
I try to defend you
– Seni savunmaya çalışıyorum.
It’s hard not to offend you
– Seni rahatsız etmemek zor
But you’re not mine to tend to
– Ama sen benim değilsin
The hardest thing
– En zor şey
You are not addicted to me
– Bana bağımlı değilsin
I’m the only thing you should need
– İhtiyacın olan tek şey benim.
You should be addicted to me
– Bana bağımlı olmalısın.
The hardest thing
– En zor şey
I am too selfless to leave
– Ayrılmak için çok özveriliyim
You’re the only thing that I need
– İhtiyacım olan tek şey sensin
You should be addicted to me
– Bana bağımlı olmalısın.
Jorja Smith – Addicted İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.