Juice WRLD – Conversations İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Oh my God, Ronny
– Aman Tanrım, Ronny.

The devil hit my phone, he wanna talk
– Şeytan telefonuma çarptı, konuşmak istiyor.
But I’m not really up for conversations
– Ama gerçekten konuşmaya hazır değilim.
I can have my cake and eat it too
– Benim pasta var ve çok yemek yiyemiyorum
I just gotta make a reservation
– Ben sadece bir rezervasyon yapmak

Chillin’ in my head, but it’s hot
– Kafamda ürperiyorum ama sıcak
Flames everywhere, I see Satan
– Her yerde alevler var, Şeytanı görüyorum
Demons tryna run up in my spot a lot
– Şeytanlar benim yerime çok koşmaya çalışıyor.
Really, really runnin’ out of patience
– Gerçekten, gerçekten sabrım tükeniyor

T-Timing, timing, timing
– T-Zamanlama, zamanlama, zamanlama
All about timing, timing, timing
– Zamanlama, zamanlama, zamanlama hakkında her şey
Sit back in my chair, relaxing and reclining
– Sandalyeme yaslan, rahatla ve uzan
He has not a care in the world, no, I’m lying
– Dünyada umurunda değil, hayır, yalan söylüyorum.

Takin’ all these meds to the face got me flying
– Bütün bu ilaçları yüzüme vurmak beni uçurdu.
Takin’ all these meds to the face got me dying
– Bütün bu ilaçları yüzüme vurmak ölmemi sağladı.
Smoke ’til my mind frying, eyes red, high and crying
– Duman kadar aklımı kızartma, gözleri kırmızı, yüksek ve ağlıyor
Numb the pain with Oxy and Dior, yeah, pricey
– Acıyı Oksi ve Dior ile uyuşturmak, evet, pahalı

Juice like Tupac Shakur, no iced tea
– Tupac Shakur gibi meyve suyu, buzlu çay yok
Givenchy, Louis V, Double V, icy
– Givenchy, Louis V, Çift V, buzlu
Wedding ring, better things, better half, wifey
– Alyans, daha iyi şeyler, daha iyi yarısı, karım
Only things numbing me from this hard life, uh, uh, alright
– Sadece bu zor hayattan beni uyuşturan şeyler, uh, uh, tamam

The devil hit my phone, he wanna talk
– Şeytan telefonuma çarptı, konuşmak istiyor.
But I’m not really up for conversations
– Ama gerçekten konuşmaya hazır değilim.
I can have my cake and eat it too
– Benim pasta var ve çok yemek yiyemiyorum
I just gotta make a reservation
– Ben sadece bir rezervasyon yapmak

Chillin’ in my head, but it’s hot
– Kafamda ürperiyorum ama sıcak
Flames everywhere, I see Satan
– Her yerde alevler var, Şeytanı görüyorum
Demons tryna run up in my spot a lot
– Şeytanlar benim yerime çok koşmaya çalışıyor.
Really, really runnin’ out of patience
– Gerçekten, gerçekten sabrım tükeniyor

I’m waiting, waiting, waiting, sittin’ up
– Bekliyorum, bekliyorum, bekliyorum, oturuyorum
Waiting, waiting, waiting, contemplating
– Bekliyorum, bekliyorum, bekliyorum, tefekkür
My heart racing
– Kalbim çarpıyor
Feels like I’ma die every second of the day
– Sanki günün her saniyesinde ölüyormuşum gibi geliyor.
So I gotta get high
– Çok yüksek almam lazım

Ain’t no coming down, ain’t no coming down, why?
– Aşağı inmek yok, aşağı inmek yok, neden?
My anxiety bring me down, that’s the fucking downside
– Endişem beni aşağı indiriyor, bu lanet olası dezavantaj
It’s like every time I ball, I just end up offside
– Sanki her top attığımda ofsayta düşüyorum.
This light of mine goes dim tonight
– Benim bu loş ışık bu gece gider
Will I be alright?
– İyi olacak mıyım?
Let me guess, no answer, right?
– Dur tahmin edeyim, cevap yok, değil mi?

The devil hit my phone, he wanna talk
– Şeytan telefonuma çarptı, konuşmak istiyor.
But I’m not really up for conversations
– Ama gerçekten konuşmaya hazır değilim.
I can have my cake and eat it too
– Benim pasta var ve çok yemek yiyemiyorum
I just gotta make a reservation
– Ben sadece bir rezervasyon yapmak
Chillin’ in my head, but it’s hot
– Kafamda ürperiyorum ama sıcak
Flames everywhere, I see Satan
– Her yerde alevler var, Şeytanı görüyorum
Demons tryna run up in my spot a lot
– Şeytanlar benim yerime çok koşmaya çalışıyor.
Really, really runnin’ out of patience
– Gerçekten, gerçekten sabrım tükeniyor




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın