You don’t gotta answer none of my calls
– Hiçbir aramama cevap vermek zorunda değilsin
I’m believin’ you’ll pick up one day
– Bir gün toparlanacağına inanıyorum
I don’t wanna add to your pain at all
– Acına acı katmak istemiyorum
I’m praying that time makes a change in your life
– Geçen zamanın hayatında bir değişiklik yapması için dua ediyorum
I’m realizing how much you made a change in my life
– Hayatımı ne kadar değiştirdiğinin farkındayım
And I don’t wanna spend it with nobody else
– Ve bu (hayatı) başkasıyla geçirmek istemiyorum
Hear me…?
– Duyuyor musun beni?
Don’t nobody deserve myself
– Kimse beni hak etmiyor mu?
Oh no, baby what I’m saying is
– Oh hayır, ne diyorum ben bebeğim
You ain’t gotta make your mind up
– Kararını vermek zorunda değilsin
You ain’t gotta make your mind up right now
– Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
Right now, don’t rush, no pressure
– Şimdi, acele etme, baskı yok
You ain’t gotta make your mind up
– Kararını vermek zorunda değilsin
You ain’t gotta make your mind up right now
– Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
Calm down, don’t rush, no pressure
– Sakinleş, acele etme, baskı yok
Thought that you were in it for the paper
– Para için orada olduğunu düşünüyordum
Never thought I’d take you serious
– Seni asla ciddiye almadım
Now I need you, not a moment later
– Sana şimdi ihtiyacım var, sonra değil
Losin’ it, I’m so delirious
– Keçileri kaçırıyorım, yani deliriyorum
And I’ma put up a fight for it
– Ve bu yüzden kavga çıkaracağım
Never give up a love like this
– Böyle bir aşktan asla vazgeçme
Finally I found someone That can do me like no other
– Sonunda başka kimsenin beni böyle yapamayacağı biridin buldum
Talking to my conscience
– Vicdanıma söylüyorum
I made a few mistakes
– Bir kaç hata yaptım
I did it to myself
– Kendime yaptım
I’m the only one to blame
– Suçlanacak kişi sadece benim
I know you need a little while to believe again
– Yeniden inanmak için biraz zamana ihtiyacın olduğunu biliyorum
To love again
– Yeniden sevmek için
You ain’t gotta make your mind up
– Kararını vermek zorunda değilsin
You ain’t gotta make your mind up right now
– Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
Right now, don’t rush, no pressure
– Şimdi, acele etme, baskı yok
You ain’t gotta make your mind up
– Kararını vermek zorunda değilsin
You ain’t gotta make your mind up right now
– Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
I’ll be waiting for you
– Seni bekliyor olacağım
Don’t rush, no pressure
– Acele etme, baskı yok
You ain’t gotta make your mind up
– Kararını vermek zorunda değilsin
You ain’t gotta make your mind up right now
– Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
Right now, don’t rush, no pressure
– Şimdi, acele etme, baskı yok
You ain’t gotta make your mind up
– Kararını vermek zorunda değilsin
You ain’t gotta make your mind up right now
– Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
I’ll still
– Ben yine de (bekleyeceğim)
Don’t rush, no pressure
– Acele etme, baskı yok
Put my key in the ignition
– Anahtarımı kontağa koy
Don’t rush it girl, just stretch it out for me
– Acele etme kız, onu sadece benim için gerginleştir
I know that you ain’t got no place to leave
– Gidecek bir yerin olmadığını biliyorum
Girl I need your attention
– İlgine ihtiyacım var kızım
And every time I see you make that face
– Ve her zaman surat yaptığını görüyorum
I wanna love you all over the place
– Seni karman çorman sevmek istiyorum
Don’t do it, baby
– Yapma bebeğim
Don’t do it to me, no
– Bunu bana yapma, no
I know you don’t wanna talk, right
– Tamam, konuşmak istemediğini biliyorun
We’ve been on and off like the crosslights
– Projeksiyon ışığı gibi bir açık bir kapalıydık
You heard I’m playin’ with them hoes like I golf, right?
– Onların golfmuşum gibi beni çapalarıyla oynayışımı duydun
When I touch you, I get frostbite
– Sana dokunduğumda, soğuktan dondum
Girl you’re so cold, so cold, so cold
– Kız çok soğuksun, çok soğuk, çok soğuk
How we so young but livin’ so old?
– Biz nasıl çok gençsek sen de o kadar yaşlı gibi yaşıyorsun
In the bed together but we sleepin’ solo
– Yatakta beraberken ama yalnız uyuyoruz
Hectic, drive you loco
– Telaşlı, çılgın sürücü
You supposed to me my uno, Yoko
– Beni destekledin
Oh no, round two again
– Oh, hayır, tekrar ikinci raund
We’ve been fighting more than Ryu and Ken
– Ryu ve Ken’dan daha fazla dövüşüyorduk
Last time we argued eight straight days
– Geçen sefer, doğru dürüst sekiz gün dayanabildik
I learned my lesson, I got straight As
– Dersimi aldım, doğru yolu buldum
And I know it’s deeper than masseuses
– Ve bunun masajcıdan daha derinde olduğunu biliyorum
Oh, you know I eat the cookie like I’m Lucius
– Oh, Lucius gibi kurabiye yediğimi bilirsin
Go ahead and take the time
– Devam et ve zaman ayır
But it’s a waste of time if your waist ain’t on mine
– Ama senin belin benimkinde olmazsa bu boşa harcanan bir zaman olacak
Think about it
– Bunu bir düşün
You ain’t gotta make your mind up
– Kararını vermek zorunda değilsin
You ain’t gotta make your mind up right now
– Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
Right now, don’t rush, no pressure
– Şimdi, acele etme, baskı yok
You ain’t gotta make your mind up
– Kararını vermek zorunda değilsin
You ain’t gotta make your mind up right now
– Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
I’ll be waiting for you
– Seni bekliyor olacağım
Don’t rush, no pressure
– Acele etme, baskı yok
You ain’t gotta make your mind up
– Kararını vermek zorunda değilsin
You ain’t gotta make your mind up right now
– Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
Right now, don’t rush, no pressure
– Şimdi, acele etme, baskı yok
You ain’t gotta make your mind up
– Kararını vermek zorunda değilsin
You ain’t gotta make your mind up right now
– Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
I’ll still
– Ben yine de (bekleyeceğim)
Don’t rush, no pressure
– Acele etme, baskı yok
You ain’t gotta make your mind up right now
– Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
I know I did you wrong
– Sana yanlış yaptığımı biliyorum
Let your heart heal
– (Kırdığım) Kalbini iyileşme izin ver
Don’t rush, no pressure…
– Acele etme, baskı yok
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.