일단 즐겨, let go, 기분 좋으면, say, oh
– keyfini çıkar, bırak, kendini iyi hissediyorsan, söyle, oh
One, two, three, four, 따라와, 어서
– Bir, iki, üç, dört, hadi, hadi.
Put you in the mood, bottle with the juice
– Seni neşelendireyim, meyve suyuyla şişeleyeyim.
흔들어버려 바삐, shake it with a groove
– bir oluk ile sallayın
Got the revenue, blow it all on me and you
– Gelir, bana bütün her şeyi yerle bir oldu ama
Yeah, I got the sauce, put it on you
– Evet, sosu aldım, üzerine koy.
Want to eat it like an entrée
– Bir entrée gibi yemek ister misin
Goodbye, 19, 벗어버려, 마스크 따위 날 못 가려
– Hoşçakal, 19, çıkar şunu, beni maskeyle örtemezsin.
이제부터가 for real (pull it up, up, take it up, up, up)
– Şu andan itibaren gerçek (yukarı, yukarı, yukarı, yukarı, yukarı)
새빨간 불빛이 켜지고
– Kırmızı ışıklar yanıyor.
심장이 빠르게 뛰어, 어, 어, 올라, 아, 아 (pull it up, up, up)
– Çek Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı Çek, Yukarı Çek, Yukarı Çek, Yukarı Çek, Yukarı Çek, Yukarı Çek, Yukarı Çek, Yukarı Çek, Yukarı Çek, Yukarı Çek
Ring the alarm, 이리 올라타, 다 어서 타
– Alarmı çal, buraya gel, buraya gel, buraya gel, buraya gel, buraya gel, buraya gel.
What you want, what you need, I’ll deliver
– Ne istiyorsun, neye ihtiyacın var, teslim edeceğim
Body signal 따라, move it, you’ll be mesmerized
– Vücut sinyalini takip et, hareket et, büyüleneceksin
Ring the alarm, 자, 이 분위기 올라타
– Alarmı çal, şimdi, neşelen biraz.
Don’t put out that fire, keep it lit up
– O yangını söndürme, açık tut
좌우, 뒤, 앞, 모두 다 여기만 봐, 눈 못 떼
– Sol ve sağ, arka ve ön, tamam, tamam, tamam, tamam.
Yeah, what a day, 색다르네
– Evet, ne gün ama, color.
Glossy 함이 표현한 거친 그림체 (let me know)
– Parlak kaba şekil (bana bildirin)
무의식에 빠져드는 식
– Bilinçsizlikte boğulmak
풀어가는 시간, go through the night shit
– Serbest bırakma zamanı, gece bokundan geç
고혹적인, your body on mi-mind, momma
– Büyüleyici, zihninde bedenin, anne.
Mia 첫눈에 me gusta-ta-ta-ta
– Mia ilk görüşte bana gusta-ta-ta-ta
투박하고 세련된 urban mood
– Aksak ve şık kentsel ruh hali
내밀한 호흡 따라서, vamos
– Yakın nefes al, vamos
Good girl or bad, 하기 나름, 어떤 장단에 맞추든
– İyi kız ya da kötü, kendi yolunda, herhangi bir aşamada
이제부터가 for real (pull it up, up, take it up, up, up)
– Şu andan itibaren gerçek (yukarı, yukarı, yukarı, yukarı, yukarı)
새빨간 불빛이 켜지고
– Kırmızı ışıklar yanıyor.
심장이 빠르게 뛰어, 어, 어, 올라, 아, 아 (pull it up, up, up)
– Çek Yukarı, Yukarı, Yukarı, Yukarı Çek, Yukarı Çek, Yukarı Çek, Yukarı Çek, Yukarı Çek, Yukarı Çek, Yukarı Çek, Yukarı Çek, Yukarı Çek, Yukarı Çek
Ring the alarm, 이리 올라타, 다 어서 타
– Alarmı çal, buraya gel, buraya gel, buraya gel, buraya gel, buraya gel, buraya gel.
What you want, what you need, I’ll deliver
– Ne istiyorsun, neye ihtiyacın var, teslim edeceğim
Body signal 따라, move it, you’ll be mesmerized
– Vücut sinyalini takip et, hareket et, büyüleneceksin
Ring the alarm, 자, 이 분위기 올라타
– Alarmı çal, şimdi, neşelen biraz.
Don’t put out that fire, keep it lit up
– O yangını söndürme, açık tut
좌우, 뒤, 앞, 모두 다 여기만 봐, 눈 못 떼
– Sol ve sağ, arka ve ön, tamam, tamam, tamam, tamam.
What’s that sound? It’s getting loud (loud)
– O ses de ne öyle? Ses yükseliyor (yüksek sesle)
Every time we come around (yeah)
– Her geldiğimizde (evet)
We’re the ones they talk about (woo)
– Konuştukları biziz (woo)
Turn it up, ain’t no turning down (hey)
– Sesini aç, geri çevirmek yok (hey)
Move your body (move), move, move your body (move)
– (Hareket) vücudunuzun, hareket, vücudunuzun hareket (hareket)
Move your body, don’t think about it (hey)
– Vücudunu hareket ettir, bunu düşünme (hey)
Move your body (move), move, move your body (move)
– (Hareket) vücudunuzun, hareket, vücudunuzun hareket (hareket)
Move your body, you know, you gotta
– Vücudunu hareket ettirmelisin.
Ring the alarm on me, pull up
– Alarmı çal, yukarı çek.
Pull it up, up, up
– Çek Yukarı, Yukarı, Yukarı
Ring the alarm, 이리 몰려, 다 풀어놓아
– Alarmı çal, buraya gel, hepsini serbest bırak.
What you want, what you need, I’ll deliver
– Ne istiyorsun, neye ihtiyacın var, teslim edeceğim
Body movin’, know you love the way, I got you hypnotized
– Vücut hareket ediyor, yolu sevdiğini biliyorum, seni hipnotize ettim
Ring the alarm, take you on the ride of your life
– Alarmı çal, seni hayatının yolculuğuna çıkar.
Don’t put out that fire, keep it lit up
– O yangını söndürme, açık tut
마음이 가는 대로 멈추지 마, don’t hold back
– Kalbin giderken durma, geri durma
Ring the alarm
– Alarmı çal
Hey, hey, hey (oh, yeah)
– Hey, hey, hey (oh, evet)
Hey, hey, hey
– Hey, hey, hey

Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.