‘Cause I’m all that you want, boy
– Çünkü tek istediğin benim,oğlum
All that you can have, boy
– Sahip olabileceğin tek şey benim,oğlum
Got me spread like a buffet
– Bir açık büfe gibi ziyafete açtırdın beni
Bon appétit, baby
– Afiyet olsun (yarasın) bebeğim
Appetite for seduction
– Baştan çıkaran bir arzu
Fresh out the oven
– Fırından taze çıktı
Melt in your mouth kind of lovin’
– Severek (aşktan) ağzında eriyor
Bon appétit, baby;
– Afiyet olsun (yarasın) bebeğim
Looks like you’ve been starving
– Kurt gibi acıkmışsın gibi duruyor
You’ve got those hungry eyes
– Gözlerinde açlık var
You could use some sugar
– Biraz şeker alabilirsin
‘Cause your levels ain’t right
– Çünkü zeminin rahat değil
I’m a five-star Michelin
– Ben beş yıldızlı Michelin’im (dünyaca ünlü şef)
A Kobe flown in
– Uçurma konusunda bir Kobe’yim
You want what I’m cooking, boy
– Ne pişirdiğimi biliyorsun,oğlum
Let me take you
– Seni almama izin ver
Under candle light
– Mum ışığının altında
We can wine and dine
– Şarap içip yemek yiyebiliriz
A table for two
– İki kişilik bir masa
And it’s okay
– Eğer vaktin olursa
If you take your time
– Eğer zamanını alırsan
Eat with your hands, fine
– Ellerinle yiyebilirsin,sorun yok
I’m on the menu
– Menüde ben varım
‘Cause I’m all that you want, boy
– Çünkü tek istediğin benim,oğlum
All that you can have, boy
– Sahip olabileceğin tek şey benim,oğlum
Got me spread like a buffet
– Bir açık büfe gibi ziyafete açtırdın beni
Bon appétit, baby
– Afiyet olsun (yarasın) bebeğim
Appetite for seduction
– Baştan çıkaran bir arzu
Fresh out the oven
– Fırından taze çıktı
Melt in your mouth kind of lovin’
– Severek (aşktan) ağzında eriyor
Bon appétit, baby
– Afiyet olsun (yarasın) bebeğim
So you want some more
– Demek biraz daha istiyorsun
Well I’m open 24
– 24 saat açığım
Wanna keep you satisfied
– Seni tatmin etmek istiyorum
Customer’s always right
– Müşteri her zaman haklıdır
Hope you’ve got some room
– Umarım odan vardır
For the world’s best cherry pie
– Dünyanın en iyi kirazlı pastası için
Gonna hit that sweet tooth, boy
– Güzel dişlerine değecek,oğlum
Let me take you
– Seni almama izin ver
Under candle light
– Mum ışığının altında
We can wine and dine
– Şarap içip yemek yiyebiliriz
A table for two
– İki kişilik bir masa
And it’s okay
– Eğer vaktin olursa
If you take your time
– Eğer zamanını alırsan
Eat with your hands, fine
– Ellerinle yiyebilirsin,sorun yok
I’m on the menu
– Menüde ben varım
‘Cause I’m all that you want, boy
– Çünkü tek istediğin benim,oğlum
All that you can have, boy
– Sahip olabileceğin tek şey benim,oğlum
Got me spread like a buffet
– Bir açık büfe gibi ziyafete açtırdın beni
Bon appétit, baby
– Afiyet olsun (yarasın) bebeğim
Appetite for seduction
– Baştan çıkaran bir arzu
Fresh out the oven
– Fırından taze çıktı
Melt in your mouth kind of lovin’
– Severek (aşktan) ağzında eriyor
Bon appétit, baby
– Afiyet olsun (yarasın) bebeğim
‘Cause I’m all that you want, boy
– Çünkü tek istediğin benim,oğlum
All that you can have, boy
– Sahip olabileceğin tek şey benim,oğlum
Got me spread like a buffet
– Bir açık büfe gibi ziyafete açtırdın beni
Bon appétit, baby
– Afiyet olsun (yarasın) bebeğim
Appetite for seduction
– Baştan çıkaran bir arzu
Fresh out the oven
– Fırından taze çıktı
Melt in your mouth kind of lovin’
– Severek (aşktan) ağzında eriyor
Bon appétit, baby
– Afiyet olsun (yarasın) bebeğim
Sweet potato pie
– Güzel patatesli turta
It’ll change your mind
– Fikrini değiştirecek
Got you running back for seconds
– Saniyelerce geri koşturacağım seni
Every single night
– Her gece
I’m the one they say can change your life
– Diyorlar ki ben hayatını değiştirebilecek tek kişiyim
No waterfall, she drippin’ wet, you like my ice? (Blast)
– Şelale yok ama damlalar akıtıyor,benim buzumu beğendin mi?
She say she want a Migo night
– Bir Migo gecesi istediğini söylüyor
Now I ask her, “What’s the price?” (Hold on)
– Şimdi ona soruyorum ‘Fiyatı nedir?’ diye
If she do right, told her get whatever you like
– Eğer doğru yaparsa,ona istediğini alabileceğini söyledim
I grab her legs and now divide, aight
– Bacaklarını yakaladım ve ayırdım,güzel
Make her do a donut when she ride, aight
– O iş üstündeyken bir donut yapacağım,güzel
Looking at the eyes of a dime, make you blind
– Bir kuruşun gözlerine bakıyorum,seni kör ediyor
In her spine and my diamonds change the climate
– Onun omurgasında benim elmaslarım iklimi değiştiriyor
Sweet tooth, no tooth fairy
– Tatlıya düşkün (tatlı diş),diş perisi olmadan
Whipped cream, no dairy
– Krema,süt olmadan
She got her hot light on, screaming, “I’m ready”
– Sıcak ışıklarını yaktı,’hazırım’ diye bağırıyor
No horses, no carriage
– At olmadan,araba olmadan
‘Cause I’m all that you want, boy
– Çünkü tek istediğin benim,oğlum
All that you can have, boy
– Sahip olabileceğin tek şey benim,oğlum
Got me spread like a buffet
– Bir açık büfe gibi ziyafete açtırdın beni
Bon appétit, baby
– Afiyet olsun (yarasın) bebeğim
Appetite for seduction
– Baştan çıkaran bir arzu
Fresh out the oven
– Fırından taze çıktı
Melt in your mouth kind of lovin’
– Severek (aşktan) ağzında eriyor
Bon appétit, baby
– Afiyet olsun (yarasın) bebeğim
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.