Told them your dreams and they all started laughin’
– Onlara hayallerini anlattı ve hepsi gülmeye başladı
I guess you’re out of your mind ’til it actually happens
– Aslında olur zihin için ’til bitti sanırım
I’m the small town
– Ben küçük bir kasabayım
One in seven billion
– Yedi milyardan biri
Why can’t it be me?
– Neden ben olamıyorum?
They told me I was out there
– Bana orada olduğumu söylediler.
Tried to knock me down
– Beni yıkmaya çalıştı
Took those sticks and stones
– O sopaları ve taşları aldı
Showed ’em I could build a house
– Onlara bir ev yapabileceğimi gösterdim.
They tell me that I’m crazy
– Bana deli olduğumu söylüyorlar.
But I’ll never let ’em change me
– Ama beni değiştirmelerine asla izin vermeyeceğim.
‘Til they cover me in daisies, daisies, daisies
– Beni papatyalarla, papatyalarla, papatyalarla kaplayana kadar
They said I’m goin’ nowhere
– Hiçbir yere gitmediğimi söylediler.
Tried to count me out
– Beni saymaya çalıştı
Took those sticks and stones
– O sopaları ve taşları aldı
Showed ’em I could build a house
– Onlara bir ev yapabileceğimi gösterdim.
They tell me that I’m crazy
– Bana deli olduğumu söylüyorlar.
But I’ll never let ’em change me
– Ama beni değiştirmelerine asla izin vermeyeceğim.
‘Til they cover me in daisies, daisies, daisies
– Beni papatyalarla, papatyalarla, papatyalarla kaplayana kadar
When did we all stop believing in magic?
– Hepimiz büyüye inanmayı ne zaman bıraktık?
Why did we put all our hopes in a box in the attic?
– Neden tüm umutlarımızı tavan arasındaki bir kutuya koyduk?
I’m the long shot
– Ben uzun bir atışım
I’m the Hail Mary
– Ben Hail Mary’im
Why can’t it be me?
– Neden ben olamıyorum?
They told me I was out there
– Bana orada olduğumu söylediler.
Tried to knock me down (knock me down)
– Beni yıkmaya çalıştı (yıkmak)
Took those sticks and stones
– O sopaları ve taşları aldı
Showed ’em I could build a house
– Onlara bir ev yapabileceğimi gösterdim.
They tell me that I’m crazy
– Bana deli olduğumu söylüyorlar.
But I’ll never let ’em change me
– Ama beni değiştirmelerine asla izin vermeyeceğim.
‘Til they cover me in daisies, daisies, daisies
– Beni papatyalarla, papatyalarla, papatyalarla kaplayana kadar
They said I’m goin’ nowhere
– Hiçbir yere gitmediğimi söylediler.
Tried to count me out
– Beni saymaya çalıştı
Took those sticks and stones
– O sopaları ve taşları aldı
Showed ’em I could build a house
– Onlara bir ev yapabileceğimi gösterdim.
They tell me that I’m crazy
– Bana deli olduğumu söylüyorlar.
But I’ll never let ’em change me
– Ama beni değiştirmelerine asla izin vermeyeceğim.
‘Til they cover me in daisies, daisies, daisies
– Beni papatyalarla, papatyalarla, papatyalarla kaplayana kadar
Hey, hey
– Hey, hey
(Oh, cover me in daisies)
– (Oh, beni papatyalarla örtün)
Hey, hey
– Hey, hey
I’m the small town
– Ben küçük bir kasabayım
One in seven billion
– Yedi milyardan biri
Why can’t it be me?
– Neden ben olamıyorum?
They told me I was out there
– Orada olduğumu söylediler.
Tried to knock me down
– Beni yıkmaya çalıştı
Took those sticks and stones
– O sopaları ve taşları aldı
Showed ’em I could build a house
– Onlara bir ev yapabileceğimi gösterdim.
They tell me that I’m crazy
– Bana deli olduğumu söylüyorlar.
But I’ll never let ’em change me
– Ama beni değiştirmelerine asla izin vermeyeceğim.
‘Til they cover me in daisies, daisies, daisies
– Beni papatyalarla, papatyalarla, papatyalarla kaplayana kadar
They said I’m goin’ nowhere
– Hiçbir yere gitmediğimi söylediler.
Tried to count me out (count me out)
– Beni saymaya çalıştı (beni say)
Took those sticks and stones
– O sopaları ve taşları aldı
Showed ’em I could build a house
– Onlara bir ev yapabileceğimi gösterdim.
They tell me that I’m crazy
– Bana deli olduğumu söylüyorlar.
But I’ll never let ’em change me
– Ama beni değiştirmelerine asla izin vermeyeceğim.
‘Til they cover me in daisies, daisies, daisies
– Beni papatyalarla, papatyalarla, papatyalarla kaplayana kadar
Katy Perry – Daisies İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.