Can’t even face you right now
– Şu an seninle yüzleşemiyorum bile.
이 도시에 날 버려둔 내가 난 proud
– Beni bu şehirde terk ettiğim için gurur duyuyorum.
차가워졌다니 “야 뭘 그래”
– Soğuk.”Hey, ne yapıyorsun.”
비스듬해진 사이도
– Eğik Saido
어쩔 수 없나 이젠
– Şimdi elimde değil.
It’s Seoul, I’m here
– Seul’deyim, buradayım.
Pull me end of the light
– Işığın ucunu bana çek.
It’s Seoul, I’m here
– Seul’deyim, buradayım.
서로 각기 다른 숫자들의 번호판을 단 채
– Farklı numaralardaki plakalarla
어디로 가는지 모른 채로 악셀을 밟네
– Nereye gittiğimi bilmeden Axel’e basıyorum.
서울에 손바닥 만한 방 한 두개 짜리 집 한채
– Seul’de bir veya iki avuç içi layık ev
얻어보려 우리의 청춘을 담보로 거네
– Gençliğimizi teminat olarak alın.
시간은 빠르지만 우리 발은 느리니까
– Zaman hızlı, ama ayaklarımız yavaş.
너에겐 밤이지만 나에겐 아침이니까
– Senin için gece ama benim için sabah.
눈을 떠, wake up, it’s time to go to work
– Gözlerini aç, uyan, işe gitme zamanı
숨을 곳을 알려줘 대답해줘, hey
– Nereye saklanacağımı söyle. Cevap ver, hey.
Hey, I’m Mr. Seoul
– Hey, ben Bay Seoul.
And I got an empty soul
– Ve boş bir ruhum var
사실 네가 떠나면
– Aslında, eğer gidersen,
난 아무것도 아니게 되니까 나를 떠나지 마
– Ben bir şey olduğum için beni terk etme.
Hey, I’m Mr. Seoul
– Hey, ben Bay Seoul.
And I got an empty soul
– Ve boş bir ruhum var
때론 차가워보이지만
– Bazen soğuk görünüyor.
밤에도 너를 비출테니까 나를 미워하지마
– Benden nefret etme çünkü geceleri seni aydınlatacağım.
Can’t even face you right now
– Şu an seninle yüzleşemiyorum bile.
이 도시에 날 버려둔 내가 난 proud
– Beni bu şehirde terk ettiğim için gurur duyuyorum.
차가워졌다니 “야 뭘 그래”
– Soğuk.”Hey, ne yapıyorsun.”
비스듬해진 사이도
– Eğik Saido
어쩔 수 없나 이젠
– Şimdi elimde değil.
It’s Seoul, I’m here
– Seul’deyim, buradayım.
Pull me end of the light
– Işığın ucunu bana çek.
It’s Seoul, I’m here
– Seul’deyim, buradayım.
발에 겁을 덜었지 가벼워 걸음이
– Ayaklarıma kadar korkuyorum. Hafif tempo.
바람 타고 몸은 도시위로 flyin’
– Şehir’into rüzgarda süzülerek vücut flyin
엄마는 말하고는 했어 더 자유로이
– Annem daha rahat dedi.
그렇게 살다 보다 보면 돌아 볼때 후횐 없다 면서
– Dönüp baktığımda pişman değilim.
주머니 찬 욕심쟁이 보단 좀 빈 나그네
– Soğuk cebi olan açgözlü bir adamdan biraz daha boş.
택했 다기엔 우연이지 내 미랜 삶은 flowing river
– Gelecekteki hayatım için akan nehri seçmem tesadüf oldu.
어떡하겠어 흘러갈 방향만 정하는게 도리였기에
– Ne yapmalıyım? Akacağı yöne karar vermek Dory’ydi.
너무 힘주면 부러진댔어 자연스럽게
– Ona çok fazla güç verirsen, doğal olarak kıracağını söyledi.
Yeah, 뜨거운 햇빛이 그 머리에 뜰때
– Evet, sıcak güneş ışığı kafasında yüzerken
끈적한 땅이 두다릴 붙잡는 기분일때
– Yapışkan zemin seni tutuyormuş gibi hissettiğinde.
혼자라 느낄 때 그때 고갤 좌우로 돌려 둘러보면
– Yalnız hissettiğinizde, başınızı bir yandan diğer yana çevirin ve etrafınıza bakın
각기 다른 발자국 우리의 흔적이 널 응원
– Farklı ayak izleri, izlerimiz seni neşelendiriyor
그래 니 곁에 있어 값진 것 서울의 시선
– Seninle olmak paha biçilemez.
들은 날 지쳐 쓰려지게도 하지만 날 만들었지 동시에, huh
– Beni yordular ama aynı zamanda, ha.
지는건 안두려워 포긴 무서워 서 잠 줄여
– Kaybetmekten korkmuyorum. Vazgeçmeye korkuyorum. Uyumaya korkuyorum.
시침은 오늘도 안멈춰 나도 안멈춰
– Saat bugün bitmiyor. Durmak yok.
아무도 없는 내일
– Yarın kimseyle
내 어젤 제낄거면 다 꺼져도 돼
– Dün beni öldüreceksen, hepsini kapatabilirsin.
야, 다 내 문제같대매
– Hepsi benim sorunum gibi.
그럼 넌 거기에서 내 급커브를 피해
– O zaman oradaki keskin eğrimden kaçın.
바뀐 내가 문제인가
– Değişmem bir sorun mu?
아님 날 제낀 넌 못 변한건가
– Ya da beni değiştirmedin.
먼지를 뒤덮고 집에 돌아올거야
– Tozla kaplı olarak eve döneceğim.
울 엄마는 날 알어
– Ağla Annem beni tanıyor
Can’t even face you right now
– Şu an seninle yüzleşemiyorum bile.
이 도시에 날 버려둔 내가 난 proud
– Beni bu şehirde terk ettiğim için gurur duyuyorum.
차가워졌다니 “야 뭘 그래”
– Soğuk.”Hey, ne yapıyorsun.”
비스듬해진 사이도
– Eğik Saido
어쩔 수 없나 이젠
– Şimdi elimde değil.
It’s Seoul, I’m here
– Seul’deyim, buradayım.
Pull me end of the light
– Işığın ucunu bana çek.
It’s Seoul, I’m here
– Seul’deyim, buradayım.
Kid Milli, BIG Naughty & ron – it’s Seoul, i’m here Korece Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.