L2B Gang – Trahison Fransızca Sözleri Türkçe Anlamları

Eh, eh, j’t’avais dit que t’allais ber-tom, tu l’savais, eh
– Hey, hey, sana ber-tom’a gideceğini söylemiştim, bunu biliyordun, hey
Et maintenant, c’est des mandats que j’t’envoie pour te sauver, eh
– Şimdi de seni kurtarmak için emir gönderiyorum.
Et j’pensais pas que me faire ce genre de chose, tu pouvais, eh
– Böyle bir şey yapacağımı sanmıyordum.
(J’aurais jamais dû te faire confiance)
– (Sana asla güvenmemeliydim)

Pour toi, j’aurais pu sortir le gun qui est dans l’appart’
– Senin için apartmandaki silahı çıkartabilirdim.
Et même quand j’avais que dalle, toujours présent pour ma part
– Ve hiçbir şeyim olmadığında bile, her zaman benim için mevcut
J’voulais qu’on prenne les rênes, marquer l’histoire comme Bonaparte
– Dizginleri ele geçirmemizi, tarihi Bonaparte olarak işaretlememizi istedim
Même Judas a trahi son frère donc maintenant, peu m’importe
– Judas bile kardeşine ihanet etti.

Eh, eh, j’t’avais dit que t’allais ber-tom, tu l’savais, eh
– Hey, hey, sana ber-tom’a gideceğini söylemiştim, bunu biliyordun, hey
Et maintenant, c’est des mandats que j’t’envoie pour te sauver, eh
– Şimdi de seni kurtarmak için emir gönderiyorum.
Et j’pensais pas que me faire ce genre de chose, tu pouvais
– Böyle bir şey yapacağımı sanmıyordum.
Eh, eh, j’t’avais dit que t’allais ber-tom, tu le savais, eh
– Hey, hey, sana ber-tom’a gideceğini söylemiştim, bunu biliyordun, hey
(J’aurais jamais dû t’faire confiance)
– (Sana asla güvenmemeliydim)

CLA 35, on remonte d’un car-jacking
– CIA 35, araba hırsızlığından dönüyoruz.
Si on s’fait pét’, on prend minimum cinq piges
– Osurursak, en az beş domuz alırız.
J’ai piqué un gars dans la foulée, foulée
– Adım adım bir adam dürttü, adım
Faut piquer d’ici, y a les poulets
– Buradan çıkmalıyız, tavuklar orada.
Fils de pute, on a fait les 400 coups ensemble
– Orospu çocuğu, birlikte 400 atış yaptık.
Maintenant, c’est dans mon dos que tu craches
– Şimdi sırtıma tükürüyorsun.
J’suis vers Bogota, j’vais récupérer la blanche
– Bogota’ya gidiyorum, beyaz olanı alacağım.
(Fuck les mandats, toute façon, on est blanchis)
– (Emirleri siktir ET, her neyse, biz beyaz badanalıyız)

Et on a pêché, on a pêché, repêché
– Ve balık tuttuk, balık tuttuk, balık tuttuk
Maintenant, y a des sous dans les poches
– Şimdi ceplerinde pennies var
Faut garder la pêche, faut encaisser les ques-ch’
– Balık tutmaya devam etmeliyiz, ques-ch’yi nakde çevirmeliyiz.
Fébrile à la moitié d’ma piche
– Benim adımın ateşli yarısı
J’ai un bon marabout, pas besoin d’pare-balles
– İyi bir marabout’um var, kurşun geçirmezliğe gerek yok
J’ai pris deux balles, quatre sur le carjack
– İki kurşun yedim, dört tane de arabada.
Ça pull up, ça coupe des têtes comme à Bagdad
– Yukarı çekiyor, Bağdat’taki gibi kafalarını kesiyor.
J’suis fiché, pour vesqui la cops, j’pars au Cap d’Adge
– Ben fiché, vesqui polisler için, J’pars au Cap d’adge

Tu m’avais dit que j’allais ber-tom, j’le savais
– Bana ber-tom’a gideceğimi söylemiştin, biliyordum.
Mais moi, c’est la rue la vraie, tu m’connais
– Ama gerçek sokak benim, beni biliyorsun
C’est les khatass de la caille
– Bu Bıldırcın khatass var
Et on est des p’tits attirés par les billets
– Ve biz küçük olanlar biletlerden etkileniyoruz
On sait rien faire à part parler billets
– Konuşma Biletleri dışında yapacak bir şey bilmiyoruz.
Non, non, c’est pas celui qu’il dit qui est
– Hayır, hayır, söylediği bu değil.
On va monter sur un plav’, faut filer
– Bir plav’a bineceğiz, gitmeliyiz.
Cœur est noir comme le trou du canon scié
– Kalp, testere namlusunun deliği gibi siyahtır

J’t’avais dit que t’allais ber-tom, tu le savais, eh
– Sana ber-tom’a gideceğini söylemiştim, biliyordun, değil mi?
Et maintenant, c’est des mandats que j’t’envoie pour te sauver, eh
– Şimdi de seni kurtarmak için emir gönderiyorum.
Et j’pensais pas que me faire ce genre de chose, tu pouvais
– Böyle bir şey yapacağımı sanmıyordum.
Eh, eh, j’t’avais dit que t’allais ber-tom, tu le savais, eh
– Hey, hey, sana ber-tom’a gideceğini söylemiştim, bunu biliyordun, hey

Eh, j’t’avais dit que t’allais ber-tom, tu le savais, eh
– Hey, sana ber-tom’a gideceğini söylemiştim, bunu biliyordun, hey
Et maintenant, c’est des mandats que j’t’envoie pour te sauver, eh
– Şimdi de seni kurtarmak için emir gönderiyorum.
Et j’pensais pas que me faire ce genre de chose, tu pouvais
– Böyle bir şey yapacağımı sanmıyordum.
Eh, eh, j’t’avais dit que t’allais ber-tom, tu le savais, eh
– Hey, hey, sana ber-tom’a gideceğini söylemiştim, bunu biliyordun, hey
(J’aurais jamais dû te faire confiance)
– (Sana asla güvenmemeliydim)




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın