Dimmi di me, dimmi di te, dimmi di quello che pensi
– Bana kendimden bahset, bana kendinden bahset, ne düşündüğünden bahset
Dimmi di cosa hai bisogno, che di sicuro mi accetti
– Bana neye ihtiyacın olduğunu söyle, kesinlikle beni kabul ediyorsun
Per come sono fatto, per come siamo fatti
– Ben böyleyim, biz böyleyiz
Lo dico io, dato che tu lo so che un po’ ti imbarazzi
– Söyleyeceğim, çünkü biraz utandığını biliyorsun.
Dammi del lei, dammi del tu, darmi la mano è banale
– Ver onu, ver seni, ver elini önemsiz
Tipo le coppie in giro che stanno col cellulare
– Cep telefonu olan çiftler gibi
Sai che non riesco a fare a meno di vederti
– Yardım edemediğimi biliyorsun ama seni görüyorum
A fare a meno di quegli occhi che fanno cadere anche i pavimenti
– Zeminleri bile düşüren o gözler olmadan yapmak
E ora, ora, non so più cosa dirti
– Ve şimdi, şimdi, artık sana ne söyleyeceğimi bilmiyorum
Se mi cacci sai che non vado, vado (Non vado)
– Eğer beni kovarsan gitmediğimi biliyorsun, gidiyorum (gitmiyorum)
Non mi scrivi ma io richiamo, chiamo (Ti chiamo)
– Bana yazmıyorsun ama geri ararım, ararım (Seni ararım)
Mentre io ti guardo sotto un cielo di stelle, portami più su
– Yıldızların altında sana bakarken, beni daha yükseğe götür
Poi non cado, cado
– O zaman düşmem, düşerim
Cado
– Düşme
Cercami se quella notte te la ricordi ancora
– O geceyi hala hatırlıyorsan beni ara
Ora che sei da sola in una stanza vuota
– Artık boş bir odada yalnızsın
Dimmi che cosa vuoi dirmi
– Bana ne söylemek istediğini söyle
Chiuderei i miei occhi, ma tu non ricordi che
– Gözlerimi kapatırdım ama sen bunu hatırlamıyorsun.
Ti addormentavi sopra la mia spalla io lì fermo che ti guardavo
– Omzumun üzerinden uyuyakaldın Orada durdum sana bakıyordum
Ora che dormo da solo che cosa è rimasto di noi
– Artık yalnız uyuduğuma göre bizden geriye kalanlar
Cosa vuoi di nuovo da me, se sai in fondo che
– Derinlerde bir yerde bunu biliyorsan benden ne istiyorsun?
Ora, ora non so più che dirti, no
– Şimdi, şimdi artık sana ne diyeceğimi bilmiyorum, hayır
Se mi cacci sai che non vado, vado (Non vado, no)
– Eğer beni kovarsan gitmeyeceğimi biliyorsun, gidiyorum (gitmiyorum, hayır)
Non mi scrivi ma io richiamo, chiamo (Ti chiamo)
– Bana yazmıyorsun ama geri ararım, ararım (Seni ararım)
Mentre io ti guardo sotto un cielo di stelle, portami più su
– Yıldızların altında sana bakarken, beni daha yükseğe götür
Poi non cado, cado
– O zaman düşmem, düşerim
E sono pieno di debiti, pieno di me, pieno di sé
– Ve ben borç doluyum, kendimle doluyum, kendimle doluyum
Pieno come quando volevi darmi tutto di te
– Bana senin hakkında her şeyi vermek istediğin zamanki gibi dolu
E ora sono trasparente
– Ve şimdi şeffafım
Come l’acqua che mi bagna gli occhi e poi
– Gözlerimi yıkayan su gibi ve sonra
Vado, vado
– Gidiyorum, gidiyorum.
Non mi scrivi ma io richiamo, chiamo
– Bana yazmıyorsun ama geri ararım, ararım
Mentre io ti guardo sotto un cielo di stelle, portami più su
– Yıldızların altında sana bakarken, beni daha yükseğe götür
Poi non cado, cado
– O zaman düşmem, düşerim
Cado
– Düşme
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.