Ey, ja
– Hey, Evet.
Ich kann seh’n, dass dir’s nicht gut geht und dein Lächeln falsch ist
– İyi olmadığını ve Gülüşünün yanlış olduğunu görebiliyorum.
Ich weiß es genau
– Çok iyi biliyorum.
Deine Lippen bleiben stumm
– Dudakların sessiz kalıyor
Und die Menschen im Raum sind dir alle zu laut
– Ve odadaki Tüm insanlar senin için çok gürültülü
Denn so, wie du bist, wie du eigentlich bist, fällt keinem hier auf
– Çünkü olduğun gibi, gerçekte olduğun gibi kimse seni fark etmez.
Du bist schön, auch wenn du’s grade nicht glaubst (Ey, ja)
– Sen inanmasan da güzelsin.
Du warst kurz Luft schnappen draußen auf dem Balkon
– Balkonda biraz hava alıyordun.
Hab’ das Gefühl, du bist nicht ganz wie der Halbmond
– Sanki Hilal gibi değilsin.
Du siehst unsicher aus und wenn du willst
– Güvensiz görünüyorsun ve eğer istersen
Nehm’ ich dich an die Hand und wir geh’n ein Stück
– Elini tutup yürüyelim.
Das, was du sagst, kommt mir bekannt vor
– Söylediklerin tanıdık geliyor.
Und ich bin sicher, darauf braucht es keine Antwort
– Ve eminim ki buna cevap vermeye gerek yoktur.
Kann dir vielleicht nicht helfen, aber bei dir sein
– Sana yardım edemeyebilirim ama seninle olmak
Ist das das Gleiche? Lass mich dein Traumfänger sein
– Aynı şey mi? Senin hayalin olmama izin ver
Hör’ dir zu und du kannst erzähl’n, was du willst
– Kendini dinle ve istediğini söyle
Ich merk’, wie ich die Zeit mit dir mehr genieß’
– Seninle daha çok vakit geçirdiğimi fark ettim.
Du lässt dich fall’n und ich auch
– Sen düşersin, ben de düşerim.
Der Abend tut gut und du auch
– Akşam iyi geliyor, sen de
Keine Ahnung, wo es hingeht
– Nereye gittiğini bilmiyorum
Lass nicht plan’n, weil man ohne Plan nicht hinfliegt (Ey)
– Plan yapma, çünkü Plan olmadan uçamazsın (Ey)
Und wie gesagt, ich nehm’ dich an die Hand (Ja)
– Dediğim gibi el ele Tutuşuyorum (Evet)
Wenn du willst, weil
– Eğer istersen, çünkü
Ich kann seh’n, dass dir’s nicht gut geht
– İyi olmadığını görebiliyorum.
Und dein Lächeln falsch ist
– Ve gülüşün yanlış
Ich weiß es genau
– Çok iyi biliyorum.
Deine Lippen bleiben stumm
– Dudakların sessiz kalıyor
Und die Menschen im Raum sind dir alle zu laut
– Ve odadaki Tüm insanlar senin için çok gürültülü
Denn so, wie du bist, wie du eigentlich bist, fällt keinem hier auf
– Çünkü olduğun gibi, gerçekte olduğun gibi kimse seni fark etmez.
Du bist schön, auch wenn du’s grade nicht glaubst
– İnanmasan bile çok güzelsin.
Wolltest nicht so lang bleiben
– Bu kadar uzun kalmak istememiştim
Und jetzt steh’n wir zu zweit
– Şimdi iki kişiyiz.
Und dein Blick ist nicht mehr kalt
– Ve bakışların artık soğuk değil
Und mir würd es auch reichen
– Bana da yeterdi
Dich nur anzuschweigen
– Sadece seni susturmak
Weil alles braucht seine Zeit
– Çünkü her şey zaman alır
Weiß nicht, wie du das machst
– Nasıl yaptığını bilmiyorum
Grad bin ich wieder hellwach
– Yine uyandım
Erzählst, was du sonst keinem sagst (Ey)
– Kimseye söylemediğin şeyleri söyle (Ey)
Ich nehm’ dich an die Hand, wenn du magst (Ja)
– İstersen elini tutarım (Evet)
Weil
– Çünkü
Ich kann seh’n, dass dir’s nicht gut geht und dein Lächeln falsch ist
– İyi olmadığını ve Gülüşünün yanlış olduğunu görebiliyorum.
Ich weiß es genau
– Çok iyi biliyorum.
Deine Lippen bleiben stumm
– Dudakların sessiz kalıyor
Und die Menschen im Raum sind dir alle zu laut
– Ve odadaki Tüm insanlar senin için çok gürültülü
Denn so, wie du bist, wie du eigentlich bist, fällt keinem hier auf
– Çünkü olduğun gibi, gerçekte olduğun gibi kimse seni fark etmez.
Du bist schön, auch wenn du’s grade nicht glaubst
– İnanmasan bile çok güzelsin.
Ich kann seh’n, dass dir’s nicht gut geht, ich weiß es genau
– İyi olmadığını görebiliyorum.
Deine Lippen bleiben stumm und dir sind alle zu laut
– Dudakların sessiz kalıyor ve hepsi senin için çok gürültülü
Denn so, wie du bist, fällt keinem hier auf
– Çünkü sen olduğun gibi kimse seni fark etmez.
Du bist schön, auch wenn du’s grade nicht glaubst
– İnanmasan bile çok güzelsin.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.