Avec le temps…
– Uzatma…
Avec le temps, va, tout s’en va
– Zamanla, git, her şey gider
On oublie le visage et l’on oublie la voix
– Yüzü ve sesi unutuyoruz.
Le coeur, quand ça bat plus, c’est pas la peine d’aller
– Kalp, daha fazla attığında, gitmeye değmez
Chercher plus loin, faut laisser faire et c’est très bien
– Daha fazla bak, bırak gitsin ve çok iyi
Avec le temps…
– Uzatma…
Avec le temps, va, tout s’en va
– Zamanla, git, her şey gider
L’autre qu’on adorait, qu’on cherchait sous la pluie
– Sevdiğimiz diğeri, yağmurda aradığımız
L’autre qu’on devinait au détour d’un regard
– Bir bakışta tahmin ettiğimiz diğer
Entre les mots, entre les lignes et sous le fard
– Kelimeler arasında, çizgiler arasında ve allık altında
D’un serment maquillé qui s’en va faire sa nuit
– Gecesini geçirmek için giden bir makyaj yemini
Avec le temps tout s’évanouit
– Zamanla her şey kaybolur
Avec le temps…
– Uzatma…
Avec le temps, va, tout s’en va
– Zamanla, git, her şey gider
Même les plus chouettes souvenirs ça t’as une de ces gueules
– En güzel anıların bile bu ağızlardan birine sahipsin.
À la Galerie je farfouille dans les rayons de la mort
– Galeride ölüm ışınlarını karıştırıyorum.
Le samedi soir quand la tendresse s’en va tout seule
– Hassasiyet kendiliğinden geçtiğinde cumartesi gecesi
Avec le temps…
– Uzatma…
Avec le temps, va, tout s’en va
– Zamanla, git, her şey gider
L’autre à qui l’on croyait pour un rhume, pour un rien
– Soğuk algınlığı için inanılan diğeri, hiçbir şey için değil
L’autre à qui l’on donnait du vent et des bijoux
– Rüzgar ve mücevherler verilen diğeri
Pour qui l’on eût vendu son âme pour quelques sous
– Kim için ruhunu birkaç kuruşa satardı
Devant quoi l’on se traînait comme traînent les chiens
– Daha önce kendimizi köpekler gibi sürükledik
Avec le temps, va, tout va bien
– Zamanla, git, her şey yolunda
Avec le temps…
– Uzatma…
Avec le temps, va, tout s’en va
– Zamanla, git, her şey gider
On oublie les passions et l’on oublie les voix
– Tutkuları unutuyoruz ve sesleri unutuyoruz
Qui vous disaient tout bas les mots des pauvres gens
– Sana yoksul insanların sözlerini kim söylüyordu?
Ne rentre pas trop tard, surtout ne prends pas froid
– Eve çok geç gelmeyin, özellikle üşümeyin
Avec le temps…
– Uzatma…
Avec le temps, va, tout s’en va
– Zamanla, git, her şey gider
Et l’on se sent blanchi comme un cheval fourbu
– Ve bir kişi sabırsız bir at gibi beyaz badanalı hissediyor
Et l’on se sent glacé dans un lit de hasard
– Ve bir şans yatağında buz gibi hissediyor
Et l’on se sent tout seul peut-être mais peinard
– Ve belki yapayalnız hissediyoruz ama acı çekiyoruz
Et l’on se sent floué par les années perdues
– Ve biri kayıp yıllar yüzünden kafası karışmış hissediyor
Alors vraiment
– Yani gerçekten
Avec le temps on n’aime plus.
– Zamanla artık sevmiyoruz.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.