느리게 흘렀으면 해 여름밤 너와 나
– Yavaş yavaş akmasını istiyorum, sen ve ben bir yaz gecesinde.
아침이 되면 전부 다 없어져 버릴 것 같아서
– Sabah her şeyin yok olacağını düşünmüştüm.
조금이라도 더 멈추고 싶어
– Biraz daha durmak istiyorum.
시간을 피해서 숨어있고 싶어
– Zamandan kaçmak ve saklanmak istiyorum.
이대로만 (이대로만)
– Sadece bu şekilde (sadece bu şekilde)
더 이상 차가워지지 않게
– Daha fazla soğuk yok
이대로만 (ohh-oh)
– Sadece bu şekilde (ohh-oh)
영원한 건 없다지만 난 믿지 않을래
– Sonsuz bir şey yok ama buna inanmıyorum.
꽉 차있어 머릿속 없지 숨 쉴 곳
– Dolu. Kafanda değil. Nefes almak için bir yer.
날씨가 좋아서 나가도 봤지만 찾잖아 몸 숨길 곳
– Hava güzel olduğu için dışarı çıktığımda gördüm ama vücudumu saklayacak bir yer arıyorum.
결국 일이잖아 휴식도, 열정 열정 부질없어
– Sonuçta bu iş. Dinlenmek yok, tutku yok, tutku yok.
인사 각도 90도 빨리 가야 돼 무인도로 당장
– Selamlar açı 90 derece, hemen ıssız adaya gitmeliyiz.
난 멍을 때리고 앉아 이 고민들이 다
– Bir çürükle ve tüm bu sıkıntılarla oturuyorum.
무슨 의미가 있을까?
– O ne demek?
넌 말없이 내게 안겨
– Konuşmadan bana tutun.
난 말해 “조금만 더”
– Sana söylüyorum, ” sadece biraz daha.”
시계는 보지 말고
– Saate bakma.
붙잡아 두고 싶은 밤인데
– Seni kucaklamak istediğim gece.
난 내일로 안 돌아갈래
– Yarın geri dönmeyeceğim.
더할 나위 없게 이대로
– Bu gibi.
너의 손을 놓지 않을래
– Elini bırakmayacağım.
느리게 흘렀으면 해 여름밤 너와 나
– Yavaş yavaş akmasını istiyorum, sen ve ben bir yaz gecesinde.
아침이 되면 전부 다 없어져 버릴 것 같아서
– Sabah her şeyin yok olacağını düşünmüştüm.
조금이라도 더 멈추고 싶어
– Biraz daha durmak istiyorum.
시간을 피해서 숨어있고 싶어
– Zamandan kaçmak ve saklanmak istiyorum.
이대로만 (이대로만)
– Sadece bu şekilde (sadece bu şekilde)
더 이상 차가워지지 않게
– Daha fazla soğuk yok
이대로만 (ohh-oh)
– Sadece bu şekilde (ohh-oh)
영원한 건 없다지만 난 믿지 않을래
– Sonsuz bir şey yok ama buna inanmıyorum.
영원히 그늘질 나무를 찾아 산으로
– Sonsuza dek gölgeli ağaçları aramak için dağlara
가면 보일까 싶어서 계속 올랐어
– Tırmanmaya devam ettim çünkü gittiğimde seni görmek istedim.
우린 너무 높아 녹아 없어질지도
– Çok uçtuk, belki eriyip gideriz.
모르지만 우린 쉴만한 곳을 찾아서
– Bilmiyorum ama dinlenecek bir yer arıyoruz.
오르고 또 올라, 고르고 또 골라
– Hadi, hadi, hadi, hadi, hadi, hadi.
아무것도 몰라 우린 계속해서 올라
– Ben hiçbir şey bilmiyorum. Yukarı çıkmaya devam ediyoruz.
오르고 또 올라, 고르고 또 골라
– Hadi, hadi, hadi, hadi, hadi, hadi.
아무것도 모르지만
– Ben hiçbir şey bilmiyorum.
어딘가 있을 패러다이스
– Cennet olacak bir yer
이대로만 이대로만 이대로만 oh yeah
– Bu taraftan, bu taraftan, bu taraftan, oh evet
머물러줘 내 옆에
– Benimle kal.
그대로만 그대로만 그대로만 yeah
– Sadece olduğu gibi, evet.
있어주면 돼 옆에
– Yan tarafta kalabilirsin.
느리게 흘렀으면 해 여름밤 너와 나
– Yavaş yavaş akmasını istiyorum, sen ve ben bir yaz gecesinde.
아침이 되면 전부 다 없어져 버릴 것 같아서
– Sabah her şeyin yok olacağını düşünmüştüm.
조금이라도 더 멈추고 싶어
– Biraz daha durmak istiyorum.
시간을 피해서 숨어있고 싶어 yeah
– Zamandan uzak durmak istiyorum. evet.
이대로만 (이대로만)
– Sadece bu şekilde (sadece bu şekilde)
더 이상 차가워지지 않게
– Daha fazla soğuk yok
이대로만 (ohh-oh)
– Sadece bu şekilde (ohh-oh)
영원한 건 없다지만 난 믿지 않을래
– Sonsuz bir şey yok ama buna inanmıyorum.
(Oh oh, ohh-oh, oh oh, ohh-oh, oh-oh-ohh)
– (Oh oh, ohh-oh, oh oh, ohh-oh, oh-oh-ohh)
(Oh oh, ohh-oh, oh oh, ohh-oh, oh-oh-ohh)
– (Oh oh, ohh-oh, oh oh, ohh-oh, oh-oh-ohh)
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.