Sometimes 얼어버렸나 yeah
– Bazen donuyor evet
너를 보면 잊어버려
– Seni gördüğümde unutuyorum.
I feel it coming, baby
– Geldiğini hissediyorum bebeğim.
이기적이야, 넌 왜 매일 날 시험해
– Bencilsin. Neden her gün beni deniyorsun?
Please take me somewhere, yeah
– Lütfen beni bir yere götür, evet.
Somebody (ooh-ooh, ooh-ooh)
– Biri (ooh-ooh, ooh-ooh)
지금 느낌 (ooh-ooh, ooh-ooh)
– Şimdi hisset (ooh-ooh, ooh-ooh)
So exciting
– Çok heyecan verici
나의 마음을 너무 들뜨게 해
– Kalbimi çok komik yapıyor.
커피 한 사발을 마신 느낌
– Bir kase kahve içme hissi
Somebody (ooh-ooh, ooh-ooh)
– Biri (ooh-ooh, ooh-ooh)
Somebody (ooh-ooh, ooh-ooh)
– Biri (ooh-ooh, ooh-ooh)
Come a long way
– Uzun bir yol kat et
그저 꿈이라도 I’ll be fine
– İyi olacağım, sadece bir rüya olsa bile
온기로 가득한데
– Sıcaklık dolu.
넌 새벽인 걸까
– Sen dawn’sın.
느낌대로 해 (느낌대로 해)
– (Yapmak)ne hissettiğini bildiğin gibi yap
우린 얼음 같던 날들을 녹이려 해 (녹이려 해)
– Buzlu günleri eritmeye çalışıyoruz.
굳이 빙빙 돌아가지 말고
– Bana dön dön.
날아가자 그래 구름 위로
– İzin sinek var. Evet, bulutların üstünde.
Let’s go far away (far away)
– Uzaklara gidelim (uzaklara)
Far away, far away, far away, yeah, yeah
– Çok uzak, çok uzak, çok uzak, evet, evet
아무도 없이 봄 지나쳤지만
– Bahar kimsesiz geçti.
굳이 안 필요해 아무는
– Kimseye ihtiyacım yok.
고개 돌렸지만 아니었지
– Yukarı baktım ama bakmadım.
난 보이지가 않아 너 말고는
– Onu göremiyorum, senden başka olamam.
심장은 곧장 (곧장)
– Kalp düzdür.
하늘 위로 뛸지 몰라 (몰라)
– Gökyüzüne atlayacak mıyım bilmiyorum.
아니잖아 아무개조차 (조차)
– Hayır, köpek bile değil.
괜찮아 기분 너무 높아 (너무 높아)
– Sorun değil, çok yüksek hissediyorum (çok yüksek)
나도 혼란스럽지만 이미 구름 위
– Kafam karıştı ama şimdiden bulutların üstündeyim.
공감 못한 친구들은 걸어 다니지
– Sempatik olmayan arkadaşlar etrafta dolaşıyor.
Somebody, somebody, somebody (somebody)
– Biri, biri, biri (biri)
Nobody, 아마도, nobody (somebody, ooh-ooh)
– Hiç kimse, belki de hiç kimse (biri, ooh-ooh)
은행사거리에 핀 꽃
– Bank Street’te Pin çiçekler
여전히 자라고 있어 (있어)
– Hala büyüyor.
가리고 있던 이름표
– Gizlenmiş isim etiketi
이제 너에게 떼어 주고 싶어 (yes, it’s fine)
– Şimdi onu senden çıkarmak istiyorum (evet, sorun değil).
온기로 가득한데
– Sıcaklık dolu.
넌 새벽인 걸까
– Sen dawn’sın.
느낌대로 해 (느낌대로 해)
– (Yapmak)ne hissettiğini bildiğin gibi yap
우린 얼음 같던 날들을 녹이려 해 (녹이려 해)
– Buzlu günleri eritmeye çalışıyoruz.
굳이 빙빙 돌아가지 말고
– Bana dön dön.
날아가자 그래 구름 위로
– İzin sinek var. Evet, bulutların üstünde.
Let’s go far away (far away)
– Uzaklara gidelim (uzaklara)
Far away, far away, far away, yeah, yeah
– Çok uzak, çok uzak, çok uzak, evet, evet
All day, I wish you to be okay
– Bütün gün iyi olmanı diliyorum.
All day, I wish you to be okay (okay)
– Bütün gün, iyi olmanı diliyorum (tamam)
All day, I wish you to be okay
– Bütün gün iyi olmanı diliyorum.
All day, I wish you to be okay
– Bütün gün iyi olmanı diliyorum.
All day, I wish you to be okay
– Bütün gün iyi olmanı diliyorum.
All day, I wish you to be okay
– Bütün gün iyi olmanı diliyorum.
All day, I wish you to be okay
– Bütün gün iyi olmanı diliyorum.
All day, yeah, all day
– Bütün gün, evet, bütün gün
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.