Luke Combs – Going, Going, Gone İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Some things in life are meant to fly
– Hayatta bazı şeyler uçmak içindir
And others, they were born to run
– Ve diğerleri, koşmak için doğdular
You can’t tie them up and leavin’
– Onları bağlayıp gidemezsin.
Like the changing of the seasons
– Mevsimlerin değişmesi gibi
Good things, they come and then they go
– İyi şeyler, gelirler ve giderler

Like a runaway Southbound train
– Güneye giden kaçak bir tren gibi
Like an Arizona desert rain
– Arizona çöl yağmuru gibi
Like lightning in the sky
– Gökyüzündeki şimşek gibi
Like fireworks in July
– Temmuz ayındaki havai fişekler gibi
Like a left field homerun ball
– Sol saha homerun topu gibi
Like a whiskey shot at last call
– Son aramada bir viski atışı gibi
It’s like she was made for moving on
– Sanki hayatına devam etmek için yaratılmış gibi.
That girl is going, going, gone
– O kız gidiyor, gidiyor, gidiyor

I can say it wasn’t meant to be
– Olması gerekmediğini söyleyebilirim.
But maybe meant to be is misunderstood
– Ama belki de olması gerektiği yanlış anlaşılıyor
I can’t hold on to letting go
– Gitmesine izin vermek için dayanamıyorum
Change the way the river flows
– Nehrin akış şeklini değiştir
Lovin’ her’s like roping in the wind
– Onu sevmek rüzgarda ip bağlamak gibidir

Like a runaway Southbound train
– Güneye giden kaçak bir tren gibi
Like an Arizona desert rain
– Arizona çöl yağmuru gibi
Like lightning in the sky
– Gökyüzündeki şimşek gibi
Like fireworks in July
– Temmuz ayındaki havai fişekler gibi
Like a left field homerun ball
– Sol saha homerun topu gibi
Like a whiskey shot at last call
– Son aramada bir viski atışı gibi
It’s like she was made for moving on
– Sanki hayatına devam etmek için yaratılmış gibi.
That girl is going, going, gone
– O kız gidiyor, gidiyor, gidiyor

She ain’t got one bit of stick around
– Etrafta tek bir sopası bile yok.
There’s no sense in tryin’ to slow her down
– Onu yavaşlatmaya çalışmanın bir anlamı yok.

Like a runaway Southbound train
– Güneye giden kaçak bir tren gibi
Like an Arizona desert rain
– Arizona çöl yağmuru gibi
Like lightning in the sky
– Gökyüzündeki şimşek gibi
Like fireworks in July
– Temmuz ayındaki havai fişekler gibi
Like a left field homerun ball
– Sol saha homerun topu gibi
Like a whiskey shot at last call
– Son aramada bir viski atışı gibi
It’s like she was made for moving on
– Sanki hayatına devam etmek için yaratılmış gibi.
That girl is going, going, gone
– O kız gidiyor, gidiyor, gidiyor

Going, going, gone
– Gidiyor, gidiyor, gidiyor
Going, going, gone
– Gidiyor, gidiyor, gidiyor




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın