Someone told you that big boys don’t cry
– Birisi sana büyük çocukların ağlamadığını söyledi.
But you’re drowning in that ocean deep inside
– Ama o okyanusun derinliklerinde boğuluyorsun
We find solid ground and the land begins to slide
– Sağlam bir zemin buluyoruz ve arazi kaymaya başlıyor
Are we too scared to be happy?
– Mutlu olmaktan çok mu korkuyoruz?
Happy always ended sad
– Mutlu her zaman üzgün sona erdi
Is it love or sabotage?
– Aşk mı yoksa sabotaj mı?
We push and pull each other
– Birbirimizi itip çekiyoruz
Twisting who we are
– Kim olduğumuzu bükmek
Throwing gasoline onto the fire
– Ateşe benzin atmak
All the sparks raining down our desires
– Tüm kıvılcımlar arzularımızı yağdırıyor
Sabotage, sabotage
– Sabotaj, sabotaj
I was always told to speak my mind (my mind)
– Her zaman aklımı konuşmam söylendi (aklım)
The words can come out wrong and seem unkind (unkind)
– Kelimeler yanlış çıkabilir ve kaba görünebilir (kaba)
But we take the truth and turn it into lies
– Ama biz gerçeği alıp yalana dönüştürüyoruz
Are we too scared to be happy?
– Mutlu olmaktan çok mu korkuyoruz?
Happy always ended sad
– Mutlu her zaman üzgün sona erdi
Is it love or sabotage?
– Aşk mı yoksa sabotaj mı?
We push and pull each other
– Birbirimizi itip çekiyoruz
Twisting who we are
– Kim olduğumuzu bükmek
Throwing gasoline onto the fire
– Ateşe benzin atmak
All the sparks raining down our desires
– Tüm kıvılcımlar arzularımızı yağdırıyor
Sabotage, sabotage
– Sabotaj, sabotaj
(Ooh, ooh, ooh, ooh, ooh, ooh, ooh, ooh)
– (Ooh, ooh, ooh, ooh, ooh, ooh, ooh)
Draw the blinds and lay our troubles down
– Panjurları çiz ve sorunlarımızı Çöz
Hold me tight, don’t say a word
– Sıkı tut beni, tek kelime etme
Don’t you say it’s too late
– Çok geç olduğunu söyleme.
Say it’s too late, say it
– Çok geç olduğunu söyle, söyle
Don’t say it’s too late
– Çok geç olduğunu söyleme.
Say it’s too late, say it
– Çok geç olduğunu söyle, söyle
Don’t say it’s too late
– Çok geç olduğunu söyleme.
Say it’s too late, say it
– Çok geç olduğunu söyle, söyle
Don’t say it’s too late
– Çok geç olduğunu söyleme.
Is it love or sabotage?
– Aşk mı yoksa sabotaj mı?
We push and pull each other
– Birbirimizi itip çekiyoruz
Twisting who we are
– Kim olduğumuzu bükmek
Throwing gasoline onto the fire
– Ateşe benzin atmak
All the sparks raining down our desires
– Tüm kıvılcımlar arzularımızı yağdırıyor
Sabotage, sabotage
– Sabotaj, sabotaj
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.