If I could save time in a bottle
– Bir şişede zaman kazanabilseydim
The first thing that I’d like to do
– Yapmak istediğim ilk şey
Is to save every day till eternity passes away
– Sonsuzluk geçene kadar her günü kurtarmaktır
Just to spend them with you
– Sadece onları seninle geçirmek için.
If I could make days last forever
– Günlerimi sonsuza dek sürdürebilseydim
If words could make wishes come true
– Eğer sözler dilekleri gerçeğe dönüştürebilseydi
I’d save every day like a treasure and then
– Her günümü bir hazine gibi saklardım ve sonra
Again, I would spend them with you
– Yine, onları seninle geçirirdim.
But there never seems to be enough time
– Ama asla yeterli zaman yok gibi görünüyor
To do the things you want to do, once you find them
– Yapmak istediğin şeyleri bulduktan sonra yapmak için
I’ve looked around enough to know
– Yeterince bilmek baktım
That you’re the one I want to go through time with
– Zaman geçirmek istediğim kişinin sen olduğunu
If I had a box just for wishes
– Keşke sadece dilekler için bir kutum olsaydı.
And dreams that had never come true
– Ve hiç gerçekleşmemiş hayaller
The box would be empty, except for the memory of how
– Nasıl yapılacağının hafızası dışında kutu boş olurdu.
They were answered by you
– Onlar senin tarafından cevaplandı.
But there never seems to be enough time
– Ama asla yeterli zaman yok gibi görünüyor
To do the things you want to do, once you find them
– Yapmak istediğin şeyleri bulduktan sonra yapmak için
I’ve looked around enough to know
– Yeterince bilmek baktım
That you’re the one I want to go through time with
– Zaman geçirmek istediğim kişinin sen olduğunu
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.