On a tous des choses que l’on n’a pas
– Hepimizin sahip olmadığımız şeyleri vardır.
Une famille, des amis, des habits ou un appart
– Bir aile, arkadaşlar, kıyafetler veya bir daire
On fait tout ce qu’on peut, tout ce qu’on doit
– Elimizden geleni yapıyoruz, yapmamız gereken her şeyi
Mais parfois, c’est la vie qui nous prive de voir
– Ama bazen bizi görmekten mahrum eden hayattır
Bien sûr qu’on nait chacun avec sa chance
– Elbette hepimiz şansımızla doğarız.
Mais certains trouverons la chance en chemin
– Ama bazıları yol boyunca şans bulacak
C’est sous la pluie qu’on apprend l’mieux à danser
– Yağmurda en iyi dans etmeyi öğreniyoruz.
On va plus haut quand on revient de loin
– Uzaktan döndüğümüzde daha yükseğe çıkıyoruz.
Ce qu’on vit, ce qu’on veut, ce qu’on voit
– Yaşadıklarımız, istediklerimiz, gördüklerimiz
C’est la même chose, je crois
– Aynı şey, sanırım
Ce qu’on fuit, ce qu’on dit, nos combats
– Neyden kaçıyoruz, ne söylüyoruz, kavgalarımız
On est les mêmes, je crois
– Biz aynıyız, sanırım
Hé
– Hey
Viens, on aime qui on est
– Hadi, kim olduğumuzu seviyoruz.
Viens, on aime ce qu’on a
– Hadi, sahip olduklarımızı seviyoruz.
Pas besoin d’aller vite
– Hızlı gitmeye gerek yok
Le bonheur, on l’évite
– Mutluluk, bundan kaçınırız
Alors qu’il était là
– Oradayken
Viens, on aime qui on est
– Hadi, kim olduğumuzu seviyoruz.
Viens, on aime ce qu’on a
– Hadi, sahip olduklarımızı seviyoruz.
La main sur notre épaule
– Omzumuzdaki el
Quand le bonheur nous frôle
– Mutluluk bize yaklaştığında
C’est bien qu’il était là
– Orada olması iyi oldu.
On voudrait tout ce qu’on n’a pas
– Sahip olmadığımız her şeyi istiyoruz.
Cheveux longs, une maison ou une belle brune à son bras
– Uzun saçlı, kolunda bir ev ya da güzel bir esmer
Même celui qui a tout, peut toujours plus
– Her şeye sahip olan bile, her zaman daha fazlasını yapabilir
Oublier qu’être heureux, c’est jouer à la roulette russe
– Mutlu olmanın Rus ruleti oynamak olduğunu unutmak
Bien sûr qu’on perd un peu notre innocence
– Elbette masumiyetimizi biraz kaybediyoruz.
Quand le destin nous frappe sans prévenir
– Kader bizi uyarmadan vurduğunda
Il suffirait de s’armer de patience
– Kendinizi sabırla silahlandırmak yeterli olacaktır
Pour voir enfin les beaux jours revenir
– Sonunda güzel günlerin geri döndüğünü görmek için
Quelques fois quand on n’a plus de voix
– Bazen artık sesimiz olmadığında
Il est peut-être temps de s’écouter
– Belki de kendini dinlemenin zamanı gelmiştir.
C’est alors que l’amour fait sa loi
– O zaman aşk yasasını yapar
Qu’on trouve quelqu’un pour être à nos côtés
– Yanımızda olacak birini bulduğumuzu
Hé
– Hey
Viens, on aime qui on est
– Hadi, kim olduğumuzu seviyoruz.
Viens, on aime ce qu’on a
– Hadi, sahip olduklarımızı seviyoruz.
Pas besoin d’aller vite
– Hızlı gitmeye gerek yok
Le bonheur, on l’évite
– Mutluluk, bundan kaçınırız
Alors qu’il était là
– Oradayken
Viens, on aime qui on est
– Hadi, kim olduğumuzu seviyoruz.
Viens, on aime ce qu’on a
– Hadi, sahip olduklarımızı seviyoruz.
La main sur notre épaule
– Omzumuzdaki el
Quand le bonheur nous frôle
– Mutluluk bize yaklaştığında
C’est bien qu’il était là
– Orada olması iyi oldu.
Viens, on aime qui on est
– Hadi, kim olduğumuzu seviyoruz.
Viens, on aime ce qu’on a
– Hadi, sahip olduklarımızı seviyoruz.
Pas besoin d’aller vite
– Hızlı gitmeye gerek yok
Le bonheur, on l’évite
– Mutluluk, bundan kaçınırız
Alors qu’il était là
– Oradayken
Viens, on aime qui on est
– Hadi, kim olduğumuzu seviyoruz.
Viens, on aime ce qu’on a
– Hadi, sahip olduklarımızı seviyoruz.
La main sur notre épaule
– Omzumuzdaki el
Quand le bonheur nous frôle
– Mutluluk bize yaklaştığında
C’est bien qu’il était là
– Orada olması iyi oldu.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.