Yeah, yeah
– Evet, Evet
Hey, hey, hey
– Hey, hey, hey
Hey, hey, hey
– Hey, hey, hey
Hey, hey, hey
– Hey, hey, hey
Hey, hey
– Hey, hey
Said
– Söyledi
Where are you goin’? Can I come too?
– Nereye gidiyorsun? Ben de gelebilir miyim?
The whole world is open, a playground for me and you
– Bütün dünya açık, benim ve senin için bir oyun alanı
And we could be fine, shit, who the hell knows?
– Ve iyi olabiliriz, kahretsin, kim bilir?
It’s your eyes and your ears and your mouth and your nose
– Gözlerin, kulakların, ağzın ve burnun.
Head and your shoulders, your knees and your toes
– Başınız ve omuzlarınız, dizleriniz ve ayak parmaklarınız
I dream of this moment
– Bu anı hayal ediyorum
Will it come true?
– Gerçekleşir mi?
The whole world, they know it
– Bütün dünya biliyor bunu
They just waitin’ for me and you
– Sadece beni ve seni bekliyorlar.
And she, just like I
– Ve o, tıpkı benim gibi
Got her head in the clouds
– Kafasını bulutlara gömdü.
Don’t need to be lower
– Daha düşük olmanıza gerek yok
Before it’s all over, I promise we’ll figure it out
– Her şey bitmeden, söz veriyorum çözeceğiz.
I ain’t comin’ down
– Aşağı gelmiyorum.
Why would I need to?
– Neden gereksin ki?
So much of this world is above us, baby
– Bu dünyanın çoğu bizden üstün bebeğim.
They might tell you that I went crazy
– Sana delirdiğimi söyleyebilirler.
I’m just tryna read you
– Sadece seni okumaya çalışıyorum.
Ooh, ooh, ooh, ohh, ohh
– Ooh, ooh, ooh, ohh, ohh
Oohh
– Oohh
I know we try
– Çalışıyoruz biliyorum
And the days, they go by
– Ve günler geçiyor
Until we get old
– Yaşlanana kadar
There’s water in the flowers, let’s grow
– Çiçeklerde su var, büyüyelim
People, they lie
– İnsanlar, yalan söylüyorlar.
But hey, so do I
– Ama hey, ben de öyle
Until it gets old
– Yaşlanana kadar
There’s water in the flowers, let’s grow
– Çiçeklerde su var, büyüyelim
Let it go, let it be
– Bırak gitsin, bırak gitsin
We’re all we need today
– Tek ihtiyacımız bugün buradayız
Let it go, let it be
– Bırak gitsin, bırak gitsin
Mmm, mmm, mmm, mmm
– Mmm, mmm, mmm, mmm
Yeah, well
– Evet
Sometimes I get lonely
– Bazen yalnızlaşıyorum.
Not when I’m alone
– Yalnızken değil
But it’s more when I’m standin’ in crowds
– Ama daha çok kalabalığın içinde durduğumda
That I’m feelin’ the most on my own
– En çok kendi başıma hissettiğimi
And I know that somebody knows me
– Ve birinin beni tanıdığını biliyorum
I know somewhere there’s home
– Bir yerlerde ev olduğunu biliyorum.
I’m startin’ to see that all I have to do is get up and go
– Tek yapmam gereken kalkıp gitmek olduğunu görmeye başlıyorum.
Goin’, goin’, goin’ before I’m gone
– Ben önce Goin’, goin’, goin’ gone
Gotta get goin’, goin’, goin’ before I’m gone
– Ben gitmeden önce gitmem gerek, gitmem gerek.
Ayy, and I know we try
– Evet, denediğimizi biliyorum.
Days, they go by
– Günler geçiyor
Until we get old
– Yaşlanana kadar
There’s water in the flowers, let’s grow
– Çiçeklerde su var, büyüyelim
People, they lie
– İnsanlar, yalan söylüyorlar.
But hey, so do I
– Ama hey, ben de öyle
Until it gets old
– Yaşlanana kadar
There’s water in the flowers, let’s grow
– Çiçeklerde su var, büyüyelim
Mac Miller – Surf İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.