Prowadzę auto kolanem, szyberdach, panorama
– Arabayı dizimle sürüyorum, luke, panorama
Rundki po mieście, nad głową gwiazdy, z Bogiem rozmawiam
– Şehrin etrafında daireler çizerek, yıldızların başının üstünde, Tanrı’yla konuşuyorum
Podsłuchy, obserwacja, bo synem emigranta
– Dinleme, gözetleme, çünkü bir göçmenin oğlu
Chcieliby widzieć mnie jak kroję mięso do kebaba
– Beni kebap için et keserken görmek istiyorlar
A ja u krawca i na wymiar szyta marynarka
– Ben de terzinin yanındayım ve büyüklüğüne göre dikilmiş bir ceketim var
Nie gadaj mi o ulicy, gangsterze spod trzepaka
– Bana caddeden bahsetme, tokmaklı haydut.
W kasynie stawka, mordo, to twoja roczna wypłata
– Kumarhanede bahisler, namlu, bu senin yıllık maaşın
Modelka z Rosji, a obok jej tata oligarcha
– Rusya’dan bir model ve yanında babası bir oligark
Zobacz jak daleko jednak można zajść
– Yine de ne kadar ileri gidebileceğinizi görün
Wchodzę na salony prosto z brudnych bram
– Kirli kapılardan salonlara giriyorum
Self made, osiągnąłem wszystko sam
– Ev yapımı, her şeyi kendim başardım
Wiem, na ile mnie stać, Rolex mierzy czas
– Ne kadar param olduğunu biliyorum, Rolex zamanı ölçer
Tik, tak, ucieka czas na zegarze
– TİK, evet, saatteki zaman tükeniyor
Click, clack, uciekasz, jak widzisz klamkę
– Click, clack, kapı kolunu gördüğünüz gibi koşuyorsunuz
Tik, tak, ucieka czas na zegarze
– TİK, evet, saatteki zaman tükeniyor
Click, clack, uciekasz, jak widzisz klamkę
– Click, clack, kapı kolunu gördüğünüz gibi koşuyorsunuz
Prowadzę biznes przez appkę, dill phone, waga, dres Nike’a
– Uygulama, dill phone, terazi, Nike eşofmanıyla iş yapıyorum
Banknoty po 200 zgarniam jak w Subway’u kanapka
– Metro sandviçindeki gibi 200 dolarlık banknotları tırmıklıyorum
Wieczna inwigilacja, na słuchawkach słyszę echo
– Sürekli gözetleme, kulaklıklarımda yankıyı duyuyorum
Kiedyś w lodówce dramat, tylko szronu było pełno
– Bir zamanlar buzdolabında bir drama vardı, sadece don doluydu
Wszystko na serio, bo chodzi o poważny cash
– Her şey ciddidir, çünkü bu ciddi bir cash meselesi
Jestem kotem, a więc nie dziw się, że goni pies
– Ben bir kediyim ve bu yüzden köpeğin peşinde olduğuna şaşırmayın
Stres z oczu spędza sen, ja spędzam dni na kurwa rzeźbie
– Gözlerindeki stres uykuyu harcıyor, günlerimi lanet olası bir heykelde geçiriyorum
Jeśli nie mam co robić, no to idę robić pengę…
– Yapacak bir şeyim yoksa, penge yapmaya gideceğim…
Zobacz jak daleko jednak można zajść
– Yine de ne kadar ileri gidebileceğinizi görün
Wchodzę na salony prosto z brudnych bram
– Kirli kapılardan salonlara giriyorum
Self made, osiągnąłem wszystko sam
– Ev yapımı, her şeyi kendim başardım
Wiem, na ile mnie stać, Rolex mierzy czas
– Ne kadar param olduğunu biliyorum, Rolex zamanı ölçer
Tik, tak, ucieka czas na zegarze
– TİK, evet, saatteki zaman tükeniyor
Click, clack, uciekasz, jak widzisz klamkę
– Click, clack, kapı kolunu gördüğünüz gibi koşuyorsunuz
Tik, tak, ucieka czas na zegarze
– TİK, evet, saatteki zaman tükeniyor
Click, clack, uciekasz, jak widzisz klamkę
– Click, clack, kapı kolunu gördüğünüz gibi koşuyorsunuz
Malik Montana & Kazior – Self Made Lehçe Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.