The world was on fire and no one could save me but you
– Dünya yanıyordu ve senden başka kimse beni kurtaramazdı.
It’s strange what desire will make foolish people do
– Aptalca insanlara ne tür bir arzunun yaptırması garip.
I never dreamed that I’d meet somebody like you
– Senin gibi biriyle tanışacağımı hiç hayal etmemiştim.
And I never dreamed that I’d lose somebody like you
– Senin gibi birini kaybedeceğimi hiç hayal etmemiştim.
No, I don’t wanna fall in love
– Hayır, aşık olmak istemiyorum.
No, I don’t wanna fall in love
– Hayır, aşık olmak istemiyorum.
With you, with you
– Seninle, seninle
What a wicked game you play, to make me feel this way
– Beni böyle hissettirmek için ne kötü bir oyun oynuyorsun
What a wicked thing to do, to let me dream of you
– Seni hayal etmeme izin vermek ne kötü bir şey
What a wicked thing to say, yeah, you never felt this way
– Ne kötü bir söz, evet, hiç böyle hissetmemiştin.
What a wicked thing to do, to make me dream of you
– Ne kötü bir şey, seni hayal etmemi sağlamak için
And I don’t wanna fall in love (oh oh oh)
– Ve aşık olmak istemiyorum (oh oh oh)
No, I don’t wanna fall in love
– Hayır, aşık olmak istemiyorum.
No, I don’t wanna fall in love
– Hayır, aşık olmak istemiyorum.
No, I don’t wanna fall in love
– Hayır, aşık olmak istemiyorum.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.