Do you remember?
– Hatırlıyor musun?
Chalk hearts melting on a playground wall
– Bir oyun duvarında eriyen tebeşir kalpleri
Do you remember?
– Hatırlıyor musun?
Dawn escapes from moonwashed college halls
– Dawn, ay yıkanmış üniversite salonlarından kaçıyor
Do you remember?
– Hatırlıyor musun?
The cherry blossom in the market square
– Pazar meydanında kiraz çiçeği
Do you remember?
– Hatırlıyor musun?
I thought it was confetti in our hair
– Saçımızdaki konfeti sandım.
By the way, didn’t I break your heart?
– Bu arada, kalbini kırmadım mı?
Please excuse me, I never meant to break your heart
– Lütfen afedersiniz, asla kalbinizi kırmak istemedim.
So sorry, I never meant to break your heart
– Çok üzgünüm, asla kalbini kırmak istemedim.
But you broke mine
– Ama sen de benimkini
Kayleigh, is it too late to say I’m sorry?
– Kayleigh, özür dilemek için çok mu geç?
And Kayleigh, could we get it together again?
– Ve Kayleigh, tekrar bir araya gelebilir miyiz?
I just can’t go on pretending
– Rol yapmaya devam edemem.
That it came to a natural end
– Doğal bir sona geldiğini
Kayleigh, oh I never thought I’d miss you
– Kayleigh, seni özleyeceğimi hiç düşünmemiştim.
And Kayleigh I thought that we’d always be friends
– Ve Kayleigh hep arkadaş olacağımızı sanıyordum.
We said our love would last forever
– Aşkımızın sonsuza dek süreceğini söylemiştik.
So how did it come to this bitter end?
– Peki bu acı sona nasıl geldi?
Do you remember?
– Hatırlıyor musun?
Barefoot on the lawn with shooting stars
– Kayan yıldızlarla çimlerin üzerinde yalınayak
Do you remember?
– Hatırlıyor musun?
The loving on the floor in Belsize Park
– Belsize Park’ta yerde sevgi dolu
Do you remember?
– Hatırlıyor musun?
Dancing in stilettoes in the snow
– Karda stilettoes dans
Do you remember?
– Hatırlıyor musun?
You never understood I had to go
– Gitmem gerektiğini hiç anlamadın.
By the way, didn’t I break your heart?
– Bu arada, kalbini kırmadım mı?
Please excuse me, I never meant to break your heart
– Lütfen afedersiniz, asla kalbinizi kırmak istemedim.
So sorry, I never meant to break your heart
– Çok üzgünüm, asla kalbini kırmak istemedim.
But you broke mine
– Ama sen de benimkini
Kayleigh, I just want to say I’m sorry
– Kayleigh, sadece üzgün olduğumu söylemek istiyorum.
But Kayleigh I’m too scared to pick up the phone
– Ama Kayleigh telefonu açamayacak kadar korkuyorum.
To hear you’ve found another lover
– Başka bir sevgili bulduğunu duymak
To patch up our broken home
– Kırık evimizi yamalamak için
Kayleigh, I’m still trying to write that love song
– Kayleigh, hala o aşk şarkısını yazmaya çalışıyorum.
Kayleigh it’s more important to me, now you’re gone
– Kayleigh bu benim için daha önemli, şimdi gittin
Maybe it will prove that we were right
– Belki haklı olduğumuzu kanıtlar.
Or it’ll prove that I was wrong
– Yoksa yanıldığımı kanıtlar.

Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.