Quante bugie che raccontiamo a noi stessi
– Kendimize kaç yalan söylüyoruz
Per sentirci al sicuro, per sentirci protetti
– Güvende hissetmek, korunmuş hissetmek
O chi lo sa?
– Ya da kim bilir?
Forse siamo bugiardi perché non ci hanno mai detto la verità
– Belki de bize gerçeği söylemedikleri için yalancıyız.
La verità non semplifica, la verità non si esplicita
– Gerçek basitleştirmez, gerçek kendini açık yapmaz
Perché ci vuole coraggio per dire: “Sono un codardo”
– Çünkü “Ben bir korkağım” demek cesaret ister.”
Metti una maschera sopra la maschera che già ti metti ogni giorno
– Her gün taktığınız maskenin üstüne bir maske koyun
Con questa macchina e l’attico è un attimo che non sai più chi c’è sotto
– Bu araba ve çatı katı ile artık kimin altında olduğunu bilmediğiniz bir an
In casa chissà se c’è chi si fa domande
– Evde soru soranlar var mı kim bilir
Impara sulla sua vita, sul proprio partner
– Hayatı hakkında, ortağı hakkında bilgi edinin
Se cambieranno i cliché o resterà tutto com’è (ehi)
– Klişeleri değiştirirlerse ya da her şey olduğu gibi kalırsa (Hey)
Se parleremo di brand mentre c’è chi non ha il bread
– Ekmeğe sahip olmayanlar varken marka hakkında konuşursak
L’ipocrisia è l’invenzione del secolo
– İkiyüzlülük yüzyılın icadıdır
Svendi la tua verità per la loro bugia e dopo basta, non chiederlo
– Yalanları için gerçeğini sat ve ondan sonra sorma
Non credo che il mondo torni più quello di prima
– Dünyanın eskisi gibi olacağını sanmıyorum.
E nemmeno lo spero, no, e nemmeno lo spero
– Ve öyle ummuyorum bile, hayır, ve öyle ummuyorum bile
Ero solo davvero, La coscienza di Zeno
– Ben sadece gerçekten, Zeno’nun bilincindeydim.
Io che non sono più io
– Artık ben olmayan ben
Io non mi fido di Dio
– Tanrı güvenmiyorum
Io tutto e io niente
– Ben her şeyim ve hiçbir şeyim
Io stasera, io sempre
– Bu gece ben, her zaman ben
Io con più niente di mio (mio)
– Benimkinden başka bir şeyim yok (benim)
Io e nient’altro che io
– Bana sadece bana
Io, io, ah, ah, io
– Ben, ben, ah, ah, ben
Io, io, ah, ah, io, na
– Ben, ben, ah, ah, ben, na
La verità non santifica, la verità non giustifica
– Hakikat kutsallaştırmaz, hakikat haklı çıkarmaz
Tempo di farsi domande, mettere l’ego da parte
– Soru sorma zamanı, egoyu bir kenara bırak
Voglio coprirmi di cash, sarò felice, lo sento
– Kendimi nakit parayla kapatmak istiyorum, mutlu olacağım, hissediyorum
Ciò che dirà il vecchio me, “Confondi il fine col mezzo”
– Yaşlı ben ne diyecek, “sonu ortayla karıştır”
Soffocati di idealismi, condannati a non capirci
– İdealizmlerle boğulmuş, bizi anlamamaya mahkum edilmiş
Forse questo, forse
– Belki bu, belki de
Siamo solo più egoisti, forse un cane e niente figli
– Biz sadece daha benciliz, belki bir köpeğiz ve çocuğumuz yok
Forse niente ha senso
– Belki hiçbir şey mantıklı değildir.
C’è solo un film in cui eravamo razzisti, ma eravamo razzisti
– Irkçı olduğumuz tek bir film var, ama ırkçıydık
Imparare dal passato e non bruciarlo come i nazi con i libri
– Geçmişten ders al ve Naziler gibi kitaplarla yakma
Cedi i dati ai social, parassite
– Verileri sosyal, parazite devret
Tossici di ossitocina ormai
– Şimdiye kadar oksitosinin toksik maddeleri
Ti convinci sia per la famiglia
– Kendini bunun aile için olduğuna ikna ediyorsun.
Però è per te stesso come Walter White
– Ama Walter White gibi kendin için
Mondo che si fonda su ingiustizie
– Adaletsizliğe dayalı dünya
Per chi sta sul fondo di questo Snowpiercer
– Bu Snowpiercer’ın dibinde duranlar için
Scusa se sono profondo solo quando sono triste, chi non finge?
– Üzgün olduğumda sadece derindeysem özür dilerim, kim rol yapmaz ki?
Io che non sono più io
– Artık ben olmayan ben
Io non mi fido di Dio
– Tanrı güvenmiyorum
Io tutto e io niente
– Ben her şeyim ve hiçbir şeyim
Io stasera, io sempre
– Bu gece ben, her zaman ben
Io con più niente di mio (mio)
– Benimkinden başka bir şeyim yok (benim)
Io e nient’altro che io
– Bana sadece bana
Io, io, ah, ah, io
– Ben, ben, ah, ah, ben
Io, io, ah, ah, io, na
– Ben, ben, ah, ah, ben, na
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.