Mary J. Blige – One (feat. U2) [Radio Edit] İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Is it getting better?
– Düzeliyor mu?
Or do you feel the same?
– Yoksa sen de aynı şeyi hissediyor musun?
Will it make it easier on you now?
– Artık senin için kolaylaşacak mı?
You got someone to blame
– Suçlayacak biri var

You say, one love, one life
– Bir aşk, bir hayat diyorsun.
When it’s one need in the night
– Gece bir ihtiyaç olduğunda
One love, we get to share it
– Bir aşk, bunu paylaşabiliriz.
Leaves you baby if you don’t care for it
– Eğer umursamıyorsan seni terk eder bebeğim.

Did I disappoint you?
– Seni hayal kırıklığına uğrattım mı?
Or leave a bad taste in your mouth?
– Yoksa ağzında kötü bir tat mı bırakacaksın?
You act like you never had love
– Hiç aşk yaşamamış gibi davranıyorsun.
And you want me to go without
– Ve sensiz gitmemi istiyorsun.

Well it’s too late tonight
– Bu gece çok geç
To drag the past out into the light
– Geçmişi ışığa sürüklemek için
We’re one but we’re not the same
– Biz biriz ama aynı değiliz
We get to carry each other, carry each other
– Birbirimizi taşıyacağız, birbirimizi taşıyacağız.
One!
– Bir!

Have you come here for forgiveness?
– Buraya bağışlanmak için mi geldin?
Have you come to raise the dead?
– Ölüleri diriltmeye mi geldin?
Have you come here to play Jesus?
– Buraya İsa’yı oynamaya mı geldin?
To the lepers in your head
– Kafandaki cüzzamlılara

Did I ask too much? More than a lot
– Çok mu şey istedim? Çok daha fazlası
You gave me nothin’ now it’s all I got
– Bana hiçbir şey vermedin şimdi sahip olduğum tek şey bu
We’re one but we’re not the same
– Biz biriz ama aynı değiliz
Well we hurt each other then we do it again
– Birbirimizi incittikten sonra tekrar yaparız.

You say love is a temple, love a higher law
– Aşkın bir tapınak olduğunu söylüyorsun, daha yüksek bir yasayı seviyorsun
Love is a temple, love the higher law
– Aşk bir tapınaktır, yüce yasayı sevmek
You ask me to enter but then you make me crawl
– Girmemi istiyorsun ama sonra süründürüyorsun
And I can’t be holdin’ on to what you got
– Ve senin sahip olduklarına tutunamam.
When all you got is hurt
– Sahip olduğun tek şey incindiğinde

One love, one blood
– Bir aşk, bir kan
One life, you got to do what you should
– Bir hayat, yapman gerekeni yapmalısın.
One life, with each other
– Bir hayat, birbirimizle
Sisters, brothers
– Kız kardeşler, erkek kardeşler

One life but we’re not the same
– Bir hayat ama biz aynı değiliz
We get to carry each other, carry each other
– Birbirimizi taşıyacağız, birbirimizi taşıyacağız.
One
– Bir
One
– Bir




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın