Cold sweats, pupils shrinking
– Soğuk terler, göz bebekleri küçülüyor
Don’t know what I was thinking
– Ne düşünüyordum bilmiyorum
Just felt like I was sinking
– Batıyormuşum gibi hissettim.
This is the fallout
– Bu serpinti
Biting off the hand that feeds me
– Beni besleyen eli ısırmak
Stare into the void, I’m screaming
– Boşluğa bak, çığlık atıyorum
Can’t find my soul in the debris
– Ruhumu enkazda bulamıyorum
This is the fallout
– Bu serpinti
Lift the rubble and all you gon’ find is the ashes (ashes)
– (Kül)külleri enkaz kaldırma ve tüm bulmak gon’ dir
Moment of silence as I spiral down, learn from the crashes (crashes)
– Sessizlik anı, aşağı doğru dönerken, kazalardan (kazalardan) öğrenin.
Cautious, the metamorphosis gon’ get you
– Dikkatli ol, başkalaşım seni yakalayacak.
Wolf in sheep’s clothing, hope your eyes don’t trick you (trick you)
– Kurt kuzu postuna bürünmüş, gözlerin hep hile (hile)umut
Ain’t the first time like meeting and greeting
– İlk defa karşılaşmak ve selamlaşmak gibi değil
Internal the bleeding on all fours like the seasons
– Mevsim gibi dört ayak üzerinde iç kanama
I take the leap when… (word)
– Ne zaman atlayacağımı biliyorum… (kelime)
Wait, my head’s spinnin’ like Apaches
– Bekle, başım Apaçiler gibi dönüyor.
There’s poison in my blood, but it’s feeling like an attachment (word)
– Kanımda zehir var, ama bir bağlanma gibi hissediyorum (kelime)
Roars out like lions, I’m fire breathing with dragons
– Aslanlar gibi kükrüyor, ejderhalarla ateş püskürüyorum
So grounded, but so high, there’s a carpet and I’m Aladdin
– Çok topraklı, ama çok yüksek, bir halı var ve ben Aladdin’im
I’m asking, “Can you imagine feeling behind the past?”
– Soruyorum, “Geçmişin arkasında hissettiğinizi hayal edebiliyor musunuz?”
Then I lost my soul, I lost that hope
– Sonra ruhumu kaybettim, o umudumu kaybettim
But carried ’round that cross like a Pope do (Pope do)
– Ama o haçı bir Papanın yaptığı gibi taşıdı.
Drowning in that water, lucky I got on them boat shoes (boat shoes)
– Bu suda boğulma, şanslı onlara (tekne ayakkabı tekne ayakkabısı aldım
All I was, was hopeful
– Tek umutluydum.
The transformation ain’t myself, I can’t keep control
– Dönüşümü kendimi değil, ama kontrol altında tut elimden
See, I’m screaming for some help, I just wanna let go
– Yardım için çığlık atıyorum, sadece bırakmak istiyorum.
Cold sweats, pupils shrinking
– Soğuk terler, göz bebekleri küçülüyor
Don’t know what I was thinking
– Ne düşünüyordum bilmiyorum
Just felt like I was sinking
– Batıyormuşum gibi hissettim.
This is the fallout
– Bu serpinti
Biting off the hand that feeds me
– Beni besleyen eli ısırmak
Stare into the void, I’m screaming
– Boşluğa bak, çığlık atıyorum
Can’t find my soul in the debris
– Ruhumu enkazda bulamıyorum
This is the fallout
– Bu serpinti
This is the fallout
– Bu serpinti
This is the fallout
– Bu serpinti
The garden of Adam and Eve, who gon’ show the greed
– Açgözlülüğü gösterecek olan Adem ve Havva’nın bahçesi
You see the tree, but never think “Who sowed the seed?”
– Ağacı görüyorsun, ama asla “Tohumu kim ektiğini” düşünme.”
My outcome dependent on who gets outdone
– Sonucum kimin üstesinden geleceğine bağlı
Voices in my head that I can’t ever outrun
– Kafamda asla kaçamayacağım sesler
Hmm, don’t ever push my buttons
– Sakın düğmelerime basma.
You might see the other side quicker, Benjamin Button
– Diğer tarafı daha çabuk görebilirsin Benjamin Button
Shark bait to ’em, hook ’em and gut ’em, seein’ me plummet
– Bana köpek balığı yemi onlara ver ve bağırsak onları görmek, zoka
I keep on runnin’, but that black hole keep on suckin’, what?
– Koşmaya devam ediyorum, ama o kara delik emmeye devam ediyor, ne?
You’re the slaughter, I’m the lamb
– Sen katliamsın, ben kuzuyum.
Even when I’m sleeping I got one eye open
– Uyurken bile bir gözüm açık
You wanna see what I am
– Ne görmek istiyorsan onu ben
Well, this is what I look like when the lights are broken
– Işıklar kırıldığında böyle görünüyorum işte.
Cold sweats, pupils shrinking
– Soğuk terler, göz bebekleri küçülüyor
Don’t know what I was thinking
– Ne düşünüyordum bilmiyorum
Just felt like I was sinking
– Batıyormuşum gibi hissettim.
This is the fallout
– Bu serpinti
Biting off the hand that feeds me
– Beni besleyen eli ısırmak
Stare into the void, I’m screaming
– Boşluğa bak, çığlık atıyorum
Can’t find my soul in the debris
– Ruhumu enkazda bulamıyorum
This is the fallout
– Bu serpinti
There’s a darkness in me that will never let me go
– İçimde asla gitmeme izin vermeyecek bir karanlık var.
This is the fallout
– Bu serpinti
This is the fallout
– Bu serpinti
This is the fallout
– Bu serpinti
This is the fallout
– Bu serpinti
Cold sweats, pupils shrinking
– Soğuk terler, göz bebekleri küçülüyor
Don’t know what I was thinking
– Ne düşünüyordum bilmiyorum
Just felt like I was sinking
– Batıyormuşum gibi hissettim.
This is the fallout (out, out, out, out, out, out)
– Bu serpinti (dışarı, dışarı, dışarı, dışarı, dışarı, dışarı)
Masked Wolf & Bring Me The Horizon – Fallout İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.