Mm-hmm, no-oh, yeah, yeah
– Mm-hmm, hayır-oh, evet, evet
It’s you
– Bu sensin
Loving’s so easy to do
– Sevmek çok kolay
Yeah, it’s easy, baby
– Evet, çok kolay bebeğim.
Oh, ooh-ooh
– Oh, ooh-ooh
Think that I’m falling for you
– Sana aşık olduğumu düşün
Yeah, it’s easy (you got to get a hold of yourself)
– Evet, çok kolay (kendine hakim olmalısın)
Another Sunday afternoon
– Başka bir Pazar öğleden sonra
And I’m still in bed with you
– Ve hala seninle yataktayım
Nothing else I wanna do, no
– Yapmak istediğim başka bir şey yok, hayır
Order from that place you like (you like)
– Beğendiğiniz yerden sipariş verin (beğendiğiniz)
We don’t need to go outside (outside)
– Dışarı çıkmamıza gerek yok (dışarıda)
‘Cause something ’bout you feels so right (feels so right)
– Çünkü senin hakkında bir şey çok doğru hissediyor (çok doğru hissediyor)
Can we stay like this forever?
– Sonsuza kadar böyle kalabilir miyiz?
A white dress or whatever
– Beyaz bir elbise ya da her neyse
I keep dreaming there’s a somewhere
– Rüyamda bir yerlerde görüyorum.
That we grow old together
– Birlikte yaşlandığımızı
It’s you
– Bu sensin
Loving’s so easy to do
– Sevmek çok kolay
Yeah, it’s easy, baby
– Evet, çok kolay bebeğim.
Oh, ooh-ooh
– Oh, ooh-ooh
Think that I’m falling for you
– Sana aşık olduğumu düşün
Yeah, it’s easy
– Evet, çok kolay
I met you at the right time
– Seninle doğru zamanda tanıştım.
See you and I’m still excited
– Görüşürüz ve hala heyecanlıyım.
Sittin’ in that shirt of mine
– Gömleğimin içinde oturuyorum.
A little big but I like it
– Biraz büyük ama hoşuma gitti.
Snacks in the late night
– Gece geç saatlerde atıştırmalıklar
We don’t need to do fine dinin’
– İyi yemek yememize gerek yok.
Make love when the sunrise
– Güneş doğarken sevişmek
Pillow talk in silence
– Sessizlikte yastık konuşması
Like this forever (forever)
– Sonsuza dek böyle (sonsuza dek)
White dress or whatever
– Beyaz elbise ya da her neyse
I keep dreamin’ there’s a somewhere
– Bir yerlerde hayal kurmaya devam ediyorum.
That we grow old together
– Birlikte yaşlandığımızı
In a van or in a mansion
– Bir minibüste veya bir konakta
Raining but we’re dancing
– Yağmur yağıyor ama dans ediyoruz
There’s a billion people out there, I can’t believe the chances
– Dışarıda bir milyar insan var, şansa inanamıyorum.
It’s you
– Bu sensin
Loving’s so easy to do (to do)
– Sevmek çok kolay (yapmak)
Yeah, it’s easy, baby (yeah)
– Evet, çok kolay bebeğim (evet)
Oh, ooh-ooh (yeah-ooh, uh)
– Oh, ooh-ooh (evet-ooh, uh)
Think that I’m falling for you (for you, yeah)
– Sana aşık olduğumu düşün (senin için, evet)
Yeah, it’s easy (ooh)
– Evet, çok kolay (ooh)
Loving’s so easy to do (ooh, ooh, ooh)
– Sevmek çok kolay (ooh, ooh, ooh)
Yeah, it’s easy (it is easy)
– Evet, çok kolay (çok kolay)
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.