Baby, we can talk all night
– Bebeğim, bütün gece konuşabiliriz.
But that ain’t getting us nowhere
– Ama bir yere varamayacağız
I told you everything I possibly can
– Sana elimden gelen her şeyi anlattım.
There’s nothing left inside of here
– Hiçbir şey yok içinde burada sol
And maybe you can cry all night
– Ve belki bütün gece ağlayabilirsin
But that’ll never change the way that I feel
– Ama bu hislerimi asla değiştirmeyecek.
The snow is really piling up outside
– Dışarıda gerçekten kar birikiyor.
I wish you wouldn’t make me leave here
– Keşke beni buradan çıkartmasaydın.
I poured it on and I poured it out
– Üzerine döktüm ve döktüm
I tried to show you just how much I care
– Sana ne kadar değer verdiğimi göstermeye çalıştım.
I’m tired of words and I’m too hoarse to shout
– Kelimelerden bıktım ve bağırmayacak kadar kısığım.
But you’ve been cold to me so long
– Ama bana karşı çok soğuktun.
I’m crying icicles instead of tears
– Gözyaşı yerine buz sarkıtları ağlıyorum
And all I can do is keep on telling you
– Ve tek yapabileceğim sana söylemeye devam etmek
I want you
– Sizi istiyorum
I need you
– Sana ihtiyacım var
But there ain’t no way I’m ever gonna love you
– Ama seni asla sevmeme imkan yok
Now don’t be sad
– Şimdi üzülme
‘Cause two out of three ain’t bad
– Çünkü üç kişiden ikisi fena değil.
Now don’t be sad
– Şimdi üzülme
‘Cause two out of three ain’t bad
– Çünkü üç kişiden ikisi fena değil.
You’ll never find your gold on a sandy beach
– Altınlarını asla kumlu bir plajda bulamazsın.
You’ll never drill for oil on a city street
– Bir şehir sokağında asla petrol için sondaj yapmayacaksın.
I know you’re looking for a ruby in a mountain of rocks
– Bir kaya dağında bir yakut aradığını biliyorum.
But there ain’t no Coupe de Ville hiding
– Ama Coupe de Ville’in saklandığı yer yok.
At the bottom of a Cracker Jack box
– Bir Kraker Kriko kutusunun alt kısmında
I can’t lie
– Yalan söyleyemem
I can’t tell you that I’m something I’m not
– Sana olmadığım bir şey olduğumu söyleyemem.
No matter how I try
– Nasıl denersem deneyeyim
I’ll never be able to give you something
– Sana asla bir şey veremem.
Something that I just haven’t got
– Sahip olmadığım bir şey
Well, there’s only one girl that I will ever love
– Seveceğim tek bir kız var.
And that was so many years ago
– Ve bu yıllar önceydi.
And though I know I’ll never get her out of my heart
– Ve onu asla kalbimden çıkaramayacağımı bilmeme rağmen
She never loved me back, ooh, I know
– Beni bir daha asla sevmedi, biliyorum.
Well, I remember how she left me on a stormy night
– Fırtınalı bir gecede beni nasıl terk ettiğini hatırlıyorum.
Oh, she kissed me and got out of our bed
– Beni öptü ve yatağımızdan çıktı.
And though I pleaded and I begged her not to walk out that door
– Yalvardım ve o kapıdan çıkmaması için ona yalvardım.
She packed her bags and turned right away
– Çantalarını topladı ve hemen döndü.
And she kept on telling me
– Ve bana söylemeye devam etti.
She kept on telling me
– Bana söylemeye devam etti.
She kept on telling me
– Bana söylemeye devam etti.
I want you
– Sizi istiyorum
I need you
– Sana ihtiyacım var
But there ain’t no way I’m ever gonna love you
– Ama seni asla sevmeme imkan yok
Now don’t be sad
– Şimdi üzülme
‘Cause two out of three ain’t bad
– Çünkü üç kişiden ikisi fena değil.
I want you
– Sizi istiyorum
Oh, I need you
– Oh, sana ihtiyacım var
But there ain’t no way I’m ever gonna love you
– Ama seni asla sevmeme imkan yok
Now don’t be sad
– Şimdi üzülme
‘Cause two out of three ain’t bad
– Çünkü üç kişiden ikisi fena değil.
Now don’t be sad
– Şimdi üzülme
‘Cause two out of three ain’t bad
– Çünkü üç kişiden ikisi fena değil.
Baby, we can talk all night
– Bebeğim, bütün gece konuşabiliriz.
But that ain’t getting us nowhere
– Ama bir yere varamayacağız
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.