Mister You – Pénurie Fransızca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Mister Yougataga
– Bay Yougataga
Hasta la muerte
– Hasta la muerte

J’rappe pour mes frères à Belleville, j’rappe pour mes frères à Nogent
– Belleville’deki kardeşlerim için rap yapıyorum, Nogent’teki kardeşlerim için rap yapıyorum
En pleine pénurie ça fait la queue comme à Auchan
– Bir kıtlığın ortasında, Auchan’daki gibi sıraya giriyor
6.35, rouge à lèvre dans le sac Longchamp
– 6.35, Longchamp çantasında ruj
La tortue face au lièvre, j’suis l’voyou devant l’agent
– Tavşanın önündeki kaplumbağa, ajanın önündeki haydut benim.
Pour commencer j’suis foya
– Başlamak için ben foya’yım.
J’ai vendu plus de C qu’il y a de neige dans l’Himalaya
– Himalayalar’da kar olduğundan daha fazla sattım.
Vous me connaissez, le poto You
– Beni bilirsin, poto… Sen
Le mec de rue, le cas soc’ de Ghetto Youth
– Sokak adamı, Getto Gençliğinin sosyal davası
La poisse colle à la peau, on est rattrapés par le passé
– Kötü şans cilde yapışır, geçmişe yakalanırız
Sorti de garde à v’ t’as à peine refait tes lacets
– V’ de gözaltında değilken yine bağcıklarını zar zor yaptın.
Les stup’ te refilochent, veulent te stopper dans ta lancée
– Polisler seni geri çekiyor, seni raylarında durdurmak istiyorlar.
C’est pas fini, ça vient de commencer
– Daha bitmedi, daha yeni başladı.
C’est vrai que quand t’es seul aux arrivants
– Gelenlerle yalnız kaldığın zaman doğru.
Tu vois le drap blanc comme un linceul
– Beyaz çarşafı bir örtü olarak görüyorsun.
Le temps t’assomme, à l’isolement tu vois personne
– Zaman seni bayıltır, tecritte kimseyi görmezsin
On accélère, on sait pas freiner, non, c’est pas du rap de khéné
– Hızlanırız, nasıl fren yapacağımızı bilemeyiz, hayır, bu khene’nin rap değil
Étant gamin nous on a trop traîné devant le lycée Bergson
– Çocukken Bergson Lisesi önünde çok takılırdık.

C’est le 20 moins 1, y a des me-ar sous les teddy
– 20 Eksi 1, teddy’nin altında ben-ar var.
On restera des braves, depuis petit on se l’était dit
– Cesur kalacağız, küçüklüğümüzden beri birbirimize söyledik
J’rappe pour mes frères, obligé de leur cace-dédi
– Kardeşlerim için rap yapıyorum, onların cace-dédi’sine mecburum.
Ça paye en cash, chez moi ne fais pas de crédit
– Nakit öder, evde kredi kullanmam.

Tu peux la faire à tout le monde, tu peux pas m’la faire à moi
– Bunu herkese yapabilirsin, bana yapamazsın.
Chez moi ça vend la pure, la ppe-fra du Panama
– Evde Panama’nın saf ppe-fra’sını satıyor
Tu peux la faire à tout le monde, tu peux pas m’la faire à moi
– Bunu herkese yapabilirsin, bana yapamazsın.
Chez moi ça vend la pure, la ppe-fra du Panama
– Evde Panama’nın saf ppe-fra’sını satıyor
Tu peux la faire à tout le monde, tu la feras pas à moi
– Bunu herkese yapabilirsin, bana yapmayacaksın.
Chez moi ça vend la pure, la ppe-fra du Panama
– Evde Panama’nın saf ppe-fra’sını satıyor
Tu peux la faire à tout le monde, tu la feras pas à moi
– Bunu herkese yapabilirsin, bana yapmayacaksın.
J’ai la frappe du Panama, j’suis en Dolce Gabbana
– Panama şapkam var, Dolce Gabbana’dayım.

L’Absolut et l’Grey Goose aiment beaucoup les Ananas
– Absolut ve Gri Kaz Ananaslara çok düşkündür
Les mecs du hood veulent pécho à la Havana
– Kapüşonlular Havana’da günah işlemek istiyor.
Se faire doubler par son poto c’est comme se faire donner par sa nana
– Arkadaşın tarafından çift takım almak, piliç tarafından verilmek gibidir
C’est un truc de ouf, ouh lalala
– Bu bir few, few lalala olayı.
C’est Mister You, Yougataga
– Bay Sensin, Yougataga.
Ça tombe au gnouf pour de la chnouf et du taga
– Chnouf ve taga için en antilopa düşüyor
Ça prend des peines de ouf juste pour du tamien
– Sadece tamien için çok zaman alıyor.
Pourquoi Abdelhak et Youssouf ils tournent plus longtemps que Damien
– Abdelhak ve Yusuf neden Damien’dan daha uzun süre ateş ediyorlar
Non chez nous on fait pas la manche, on préfère rester en chien
– Hayır, İngiliz kanalını evde yapmıyoruz, köpek olarak kalmayı tercih ediyoruz.
On préfère canner que de trahir son prochain
– Komşumuza ihanet etmektense yamyamlaşmayı tercih ederiz.
Non chez nous on fait pas la manche, on préfère rester en chien
– Hayır, İngiliz kanalını evde yapmıyoruz, köpek olarak kalmayı tercih ediyoruz.
On préfère canner que de trahir son prochain
– Komşumuza ihanet etmektense yamyamlaşmayı tercih ederiz.

C’est le 20 moins 1, y a des me-ar sous les teddy
– 20 Eksi 1, teddy’nin altında ben-ar var.
On restera des braves, depuis petit on se l’était dit
– Cesur kalacağız, küçüklüğümüzden beri birbirimize söyledik
J’rappe pour mes frères, obligé de leur cace-dédi
– Kardeşlerim için rap yapıyorum, onların cace-dédi’sine mecburum.
Ça paye en cash, chez moi ne fais pas de crédit
– Nakit öder, evde kredi kullanmam.

Tu peux la faire à tout le monde, tu peux pas m’la faire à moi
– Bunu herkese yapabilirsin, bana yapamazsın.
Chez moi ça vend la pure, la ppe-fra du Panama
– Evde Panama’nın saf ppe-fra’sını satıyor
Tu peux la faire à tout le monde, tu peux pas m’la faire à moi
– Bunu herkese yapabilirsin, bana yapamazsın.
Chez moi ça vend la pure, la ppe-fra du Panama
– Evde Panama’nın saf ppe-fra’sını satıyor
Tu peux la faire à tout le monde, tu la feras pas à moi
– Bunu herkese yapabilirsin, bana yapmayacaksın.
Chez moi ça vend la pure, la ppe-fra du Panama
– Evde Panama’nın saf ppe-fra’sını satıyor
Tu peux la faire à tout le monde, tu la feras pas à moi
– Bunu herkese yapabilirsin, bana yapmayacaksın.
J’ai la frappe du Panama, j’suis en Dolce Gabbana
– Panama şapkam var, Dolce Gabbana’dayım.

Tu peux la faire à tout le monde
– Herkes için bunu yapabilirsin
Tu peux pas m’la faire à oi-m
– Bunu bana oı-m’de yapamazsın.
On veut des truffes, du saumon
– Yer mantarı, somon istiyoruz.
On veut de la whey du Suriname
– Surinam’dan peynir altı suyu istiyoruz.




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın