시선을 피해 고개를 숙여도
– Gözlerinden sakınmak için başını eğsen bile.
향기가 진해 코끝에 흐르고
– Koku kalın ve burnun ucuna kadar akıyor
엇박 네 걸음에 속도를 맞추고
– Bir seferde dört adıma kadar hızlandırın.
이토록 끌리는지?
– Bu kadar çekici misin?
밤 짙어가는 지금
– Gece şimdi kalın
너 몰래 너와 함께 추는 왈츠
– Gizlice dans ediyorsun valsinle
난 긴장 속에 몸이 떨려 자꾸
– Gerginlikte titremeye devam ediyorum.
건반 위를 걷는 듯이 위태로운 나의 몸이
– Vücudum klavyede yürüdüğü kadar güvenilmez.
힐끗 너와 눈 맞춘 순간, we dance
– Topuklarına ve gözlerine çarptığın an dans ederiz.
발끝에 널 맞춰 본 tonight, we dance
– bu gece seninle aynı hizada parmak uçlarında dans edeceğiz.
우리 둘을 비춰 온 저 달, you will see me
– İkimizi de aydınlatan ay, beni göreceksin
뜨거워진 공기, 너를 향한 몸짓
– Sıcak hava, sana doğru jestler
Yeah, love on the floor
– Evet, yerde aşk
(Dance)
– (Dans)
Uh, on the floor
– Ah, yerde
Yeah, on the floor (dance)
– Evet, yerde (dans)
On the floor
– Katta
Yeah, yeah, 은밀해진 교감
– Evet, evet, gizli ilişki
원을 그리듯이 다가가는 시간, yo
– Bir daire içinde yaklaşma zamanı, yo
눈에 너를 담아
– Gözünün içine sok
음악보다 음악 같은 네 목소릴 감아, yo
– Sesini müzikten çok müzik gibi sar, yo
Tic-tac on the low
– Alçakta Tic-tac
너의 그 손짓에 장르가 바뀌고
– Tür parmaklarınızın ucunda değişir.
Yeah, 자꾸 몸이 비틀대
– Evet, vücudumu büküp duruyorum.
너를 훔쳐볼 때 머릿속은 몽롱
– Seni çaldığımda kafam bir rüya gibi oluyor.
And I can feel, the feel
– Ve hissediyorum, hissediyorum
The fire growing in the air
– Havada büyüyen ateş
꿈이 아닌 꿈만 같은
– Bu bir rüya değil, sadece bir rüya.
I can take you there
– Götürebilirim
이 시대에 내 낭만은 너, 너
– Bu gün ve yaşta, benim romantizmim sensin, sensin
나 수없이 바래, 더 가까이 more, more
– Keşke daha çok yaklaşabilseydim, daha çok
널 집중할 때면 그 무엇도, so, so
– Sana odaklandığımda, hiçbir şey, yani, yani
But baby, it’s me and you now, now, now
– Ama bebeğim, sen ve ben şimdi, şimdi, şimdi
밤 덮여 있는 지금
– Gece şimdi kapalı
네 곁에 내가 혼자 추는 왈츠
– Vals Seninle yalnız dans ediyorum
긴 관능 속에 고조되는 기분
– Uzun bir duygusallıkta yükselmiş hissetmek
건반 위를 뛰는 듯이 가쁜 숨을 몰아쉬니
– Klavyede koşuyormuş gibi nefes alıyorum.
힐끗 너와 눈 맞춘 순간, we dance
– Topuklarına ve gözlerine çarptığın an dans ederiz.
발끝에 널 맞춰 본 tonight, we dance
– bu gece seninle aynı hizada parmak uçlarında dans edeceğiz.
우리 둘을 비춰 온 저 달, you will see me
– İkimizi de aydınlatan ay, beni göreceksin
뜨거워진 공기, 너를 향한 몸짓
– Sıcak hava, sana doğru jestler
Love on the floor
– Yerde aşk
(Dance) Life is a bastard
– Hayat bir piçtir.
넌 걔를 딱 휘어잡아 (휘어잡아)
– Sadece onu eğ.
꼿꼿하게 세운 굽 heels, on
– Topuklu topuklu ayakkabı
Leave ’em all underneath (you, it’s true)
– Hepsini altında bırak (sen, bu doğru)
정박 같은 깔끔함도
– Demirleme gibi düzgünlük
엇박 같은 미묘함
– Bir bükülme gibi incelik
모두 널 표현해 놓은 듯하지
– Hepsi seni ifade ediyor gibi.
There’s a delay in my head
– Kafamda bir gecikme var.
It’s in your eyes
– Bu senin gözlerinde
손에 잡힐 듯한 그 거리에 (tell me that you want me)
– beni istediğini söyle
알 듯 말 듯 한
– Biliyor gibiydi.
너의 표정까지 이상하게 좋아 난
– Garip görünüşün hoşuma gitti.
힐끗 너와 눈 맞춘 순간, we dance (but only for tonight)
– Dans ediyoruz (ama sadece bu gece için)
발끝에 널 맞춰 본 tonight, we dance (take it where you)
– bu gece dans edeceğiz (istediğin yere götür)
샹들리에 빛 같은 starlight, you will see me (oh, baby, exactly where we going, girl)
– Yıldız ışığı gibi avize ışığı, beni göreceksin (oh, bebeğim, tam olarak nereye gidiyoruz, kızım)
희미해진 공기, 너를 위한 몸짓
– Soluk Hava, sizin için Jestler
Love on the floor
– Yerde aşk
(Dance) Baby
– (Dans) Bebeğim
Yeah, oh, yeah
– Evet, oh, evet
(Dance)
– (Dans)
Uh, dance on the floor, whoo
– Yerde dans et.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.