변해가는 계절들을 막아 줄 거란
– Değişen mevsimleri durduracak.
그런 말로 너를 붙잡을 순 없지만
– Seni bu sözlerle tutamam.
많은 계절을 마주칠 너에게
– Senin için birçok mevsim
이 마음 하날 비춰주려 해
– Bu zihnin parlamasını sağlamaya çalışıyorum.
떠나는 걸음이 맘이 흐려지지 않게
– Bıraktığın adımların aklını bulanıklaştırmasına izin verme.
So please, don’t cry, 약속할 테니
– Lütfen ağlama, söz veriyorum.
유난히 짙고 긴 밤 견디던 어느 날, 눈물을 참지 못해
– Bir gün, son derece yoğun ve uzun bir geceden sonra gözyaşlarımı tutamıyorum.
문득 고개를 들면 반짝이는 별을 따라
– Yukarı bakarsanız, parlayan yıldızları takip edin.
다시 돌아올 길을 찾을 거야
– Geri dönmenin bir yolunu bulacağız.
It’s never goodbye
– Asla elveda değil
네가 지금 가야 하는 길이 나와 엇갈릴 수도 있어
– Şimdi gitmen gereken yol sendeleyerek benimle birlikte olabilir.
항상 같은 방향을 걸을 수 없단 걸, I know, I know, I know (I know)
– Biliyorum, biliyorum, biliyorum (biliyorum)
함께 가는 방법을 찾을 수 없다면
– Eğer birlikte gitmenin bir yolunu bulamazsanız
너를 멀리서 늘 비춰줄 거야 (same)
– Seni her zaman uzaktan aydınlatacağım (aynı)
난 그대로야 여전해 like a photo
– Hala olduğum gibiyim. fotoğraf gibi
시간은 근데 그렇지 않더라고 (그렇지 않더라고)
– Zaman geçmiyor ama geçmiyor.
이거 듣고 기억들을 간지럽혀
– Bunu dinle ve anılarını gıdıkla.
I see you 눈을 감아도, you know that’s not normal
– Gözlerini kapattığını görüyorum, bunun normal olmadığını biliyorsun.
For you, I’m not normal
– Senin için normal değilim.
잠시 놓쳐도 단번에 찾을 수 있게
– Bir süreliğine kaçırırsan, hemen bulabilirsin.
그 자리에서 기다릴게 우린, it’s never goodbye
– Yerinde bekleyeceğiz, asla elveda olmayacak
다시 돌고 돌아 어둠 속에서
– Geri dönüp karanlıkta geri dönmek
내가 너를 알아보듯 언젠가, find me, please
– Bir gün, beni bul, lütfen, seni tanıdıkça
멈춰 선 내 맘이 다시 (맘이 다시) 달려가지 않게
– Dur, böylece aklım bir daha kaçmaz.
So please (so please), don’t cry (don’t cry), 약속할 테니
– Lütfen ağlama, söz veriyorum.
유난히 짙고 긴 밤 견디던 어느 날, 눈물을 참지 못해
– Bir gün, son derece yoğun ve uzun bir geceden sonra gözyaşlarımı tutamıyorum.
문득 고개를 들면 반짝이는 별을 따라
– Yukarı bakarsanız, parlayan yıldızları takip edin.
다시 돌아올 길을 찾을 거야
– Geri dönmenin bir yolunu bulacağız.
It’s never goodbye
– Asla elveda değil
언젠가 나에게 돌아오는 날
– Bir gün bana geri dönüyor
한 걸음에 널 마중 갈게
– Seni bir adımda alırım.
You were, you are you and I
– Öyleydin, sen ve ben
항상 함께 일 거야, 그때는 엇갈리지 마
– Hep beraber çalışacağız. Sendeleyip durma o zaman.
유난히 짙고 긴 밤 견디던 어느 날, 눈물을 참지 못해
– Bir gün, son derece yoğun ve uzun bir geceden sonra gözyaşlarımı tutamıyorum.
문득 고개를 들면 반짝이는 별을 따라
– Yukarı bakarsanız, parlayan yıldızları takip edin.
다시 돌아올 길을 찾을 거야 (다시 돌아올 길을 찾을 거야)
– Geri dönmenin bir yolunu bulacağım (geri dönmenin bir yolunu bulacağım).
It’s never goodbye
– Asla elveda değil
You never say goodbye
– Asla veda etmiyorsun.
같은 시간, 같은 자리, 같은 공간 속
– Aynı zaman, aynı nokta, aynı uzay cinsi
밝혀줘. 어둠 속 starlight
– Bunu ortaya çıkarmak. karanlıkta yıldız ışığı
너로 인해 나의 하나뿐인 별자리가 완성되어가길 바라
– Tek takımyıldızımı tamamlamanı istiyorum.
불안해하지 마, 난 너를 보고 있어
– Bu kadar endişelenme. Sana bakıyorum.
같이 있던 밤 기억하고 있어
– Birlikte olduğumuz geceyi hatırlıyorum.
낯선 길을 걸을 땐 고개를 들어
– Bilmediğiniz bir sokakta yürürken başınızı kaldırırsınız.
저 별을 바라봐
– Şu yıldıza bak.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.